9786056558863
447350
https://www.merkezkitabevi.com/akil-mi-sezgi-mi
Akıl mı Sezgi mi?
209.30
Gülümser Heper'in bu yeni kitabı tarih olarak okunabileceği gibi Anadolu Selçuklu Devleti'nin yükselme devrinin başladığı II. Kılı-çarslan ve oğulları dönemine bir yolculuk olarak da okunabilir. Okumaya başladığınız andan itibaren sizi anlattığı dünyanın bir parçası haline getirme başarısını gösteren Gülümser Heper bu kitabı hakkında şunları söylemektedir:
“Bütün millet ve devletlerin inandıkları Tanrı'nın nitelikleri, kendi kültürlerinden bağımsız değildir. Türklerin Tanrı'yı yorumlama şeklinin, Arap ve Pers milletlerinden farklı olduğu da mutlaktır. Başta Kindi, Farabi, İbn Sina ve İbn Rüşd gibi filozoflar, devlete tanrısal bir kisve biçmiş ve Türkler de bunu kültürleriyle ve eski inançlarıyla bağdaştırmakta zorlanmamıştır. Ancak İslam felsefe literatüründe “Hak-Âlem” ilişkisi tartışmalarına Türklerin getirdiği yorum, tarihsel bir çatışmayı yani “Akıl ve Sezgi” arasındaki çatış-mayı başlatmıştır. Ne yazık ki Türk devletleri bu kavgalardan etki-lenmiş, çoğunlukla da hasar görmüştür. Aklın başarısız kaldığı anda farklı milletlerin din ve vahiy yorumlarıyla tamamlanan devlet ideolojisi, Türk devletlerinin yıkılmalarında ciddi roller oy-namıştır. Bu kitap için Anadolu'da Bizans'ın, Endülüs
Emevi Devleti'nin, Abbasilerin izlerini aradım; âlimlerin, filozofla-rın, abdalların, dervişlerin, seyyahların peşlerine düştüm. Anado-lu'ya akan ticaret yollarında, çarşılarda, pazarlarda gezindim. Mevlana ve Şems kültünü sarsarak Ahileri ve kültürlerini gün yü-züne çıkarmaya çabaladım. Her ne yazarsam yazayım
bağımsız bir akıl ve saf bir ruhla yazdım.”
“Bütün millet ve devletlerin inandıkları Tanrı'nın nitelikleri, kendi kültürlerinden bağımsız değildir. Türklerin Tanrı'yı yorumlama şeklinin, Arap ve Pers milletlerinden farklı olduğu da mutlaktır. Başta Kindi, Farabi, İbn Sina ve İbn Rüşd gibi filozoflar, devlete tanrısal bir kisve biçmiş ve Türkler de bunu kültürleriyle ve eski inançlarıyla bağdaştırmakta zorlanmamıştır. Ancak İslam felsefe literatüründe “Hak-Âlem” ilişkisi tartışmalarına Türklerin getirdiği yorum, tarihsel bir çatışmayı yani “Akıl ve Sezgi” arasındaki çatış-mayı başlatmıştır. Ne yazık ki Türk devletleri bu kavgalardan etki-lenmiş, çoğunlukla da hasar görmüştür. Aklın başarısız kaldığı anda farklı milletlerin din ve vahiy yorumlarıyla tamamlanan devlet ideolojisi, Türk devletlerinin yıkılmalarında ciddi roller oy-namıştır. Bu kitap için Anadolu'da Bizans'ın, Endülüs
Emevi Devleti'nin, Abbasilerin izlerini aradım; âlimlerin, filozofla-rın, abdalların, dervişlerin, seyyahların peşlerine düştüm. Anado-lu'ya akan ticaret yollarında, çarşılarda, pazarlarda gezindim. Mevlana ve Şems kültünü sarsarak Ahileri ve kültürlerini gün yü-züne çıkarmaya çabaladım. Her ne yazarsam yazayım
bağımsız bir akıl ve saf bir ruhla yazdım.”
Gülümser Heper'in bu yeni kitabı tarih olarak okunabileceği gibi Anadolu Selçuklu Devleti'nin yükselme devrinin başladığı II. Kılı-çarslan ve oğulları dönemine bir yolculuk olarak da okunabilir. Okumaya başladığınız andan itibaren sizi anlattığı dünyanın bir parçası haline getirme başarısını gösteren Gülümser Heper bu kitabı hakkında şunları söylemektedir:
“Bütün millet ve devletlerin inandıkları Tanrı'nın nitelikleri, kendi kültürlerinden bağımsız değildir. Türklerin Tanrı'yı yorumlama şeklinin, Arap ve Pers milletlerinden farklı olduğu da mutlaktır. Başta Kindi, Farabi, İbn Sina ve İbn Rüşd gibi filozoflar, devlete tanrısal bir kisve biçmiş ve Türkler de bunu kültürleriyle ve eski inançlarıyla bağdaştırmakta zorlanmamıştır. Ancak İslam felsefe literatüründe “Hak-Âlem” ilişkisi tartışmalarına Türklerin getirdiği yorum, tarihsel bir çatışmayı yani “Akıl ve Sezgi” arasındaki çatış-mayı başlatmıştır. Ne yazık ki Türk devletleri bu kavgalardan etki-lenmiş, çoğunlukla da hasar görmüştür. Aklın başarısız kaldığı anda farklı milletlerin din ve vahiy yorumlarıyla tamamlanan devlet ideolojisi, Türk devletlerinin yıkılmalarında ciddi roller oy-namıştır. Bu kitap için Anadolu'da Bizans'ın, Endülüs
Emevi Devleti'nin, Abbasilerin izlerini aradım; âlimlerin, filozofla-rın, abdalların, dervişlerin, seyyahların peşlerine düştüm. Anado-lu'ya akan ticaret yollarında, çarşılarda, pazarlarda gezindim. Mevlana ve Şems kültünü sarsarak Ahileri ve kültürlerini gün yü-züne çıkarmaya çabaladım. Her ne yazarsam yazayım
bağımsız bir akıl ve saf bir ruhla yazdım.”
“Bütün millet ve devletlerin inandıkları Tanrı'nın nitelikleri, kendi kültürlerinden bağımsız değildir. Türklerin Tanrı'yı yorumlama şeklinin, Arap ve Pers milletlerinden farklı olduğu da mutlaktır. Başta Kindi, Farabi, İbn Sina ve İbn Rüşd gibi filozoflar, devlete tanrısal bir kisve biçmiş ve Türkler de bunu kültürleriyle ve eski inançlarıyla bağdaştırmakta zorlanmamıştır. Ancak İslam felsefe literatüründe “Hak-Âlem” ilişkisi tartışmalarına Türklerin getirdiği yorum, tarihsel bir çatışmayı yani “Akıl ve Sezgi” arasındaki çatış-mayı başlatmıştır. Ne yazık ki Türk devletleri bu kavgalardan etki-lenmiş, çoğunlukla da hasar görmüştür. Aklın başarısız kaldığı anda farklı milletlerin din ve vahiy yorumlarıyla tamamlanan devlet ideolojisi, Türk devletlerinin yıkılmalarında ciddi roller oy-namıştır. Bu kitap için Anadolu'da Bizans'ın, Endülüs
Emevi Devleti'nin, Abbasilerin izlerini aradım; âlimlerin, filozofla-rın, abdalların, dervişlerin, seyyahların peşlerine düştüm. Anado-lu'ya akan ticaret yollarında, çarşılarda, pazarlarda gezindim. Mevlana ve Şems kültünü sarsarak Ahileri ve kültürlerini gün yü-züne çıkarmaya çabaladım. Her ne yazarsam yazayım
bağımsız bir akıl ve saf bir ruhla yazdım.”
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 209,30 | 209,30 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.