Altın Damla

Daha önce Veda Yemegi, Cuma ve Çali Horozu adli kitaplarini yayimladigimiz, Goncout ödüllü Michel Tournier'nin son romani Altin Damla'yi sunuyoruz bu kez. Bu romaninda fotografli ve resimli kültürlerle bunlarin uzaginda yasamayi seçenler arasindaki iliski ve iliskisizligi anlatiyor Tournier.Her sey, Sahra'nin, dis dünyadan kopuk ücra bir kösesi Tabelbala'da baslar. Idris, çölde sürüsünü otlatmaktayken Avrupali bir çifti tasiyan bir Land Rover çikagelir. Sarisin kadin arabadan iner. Müslüman delikanlinin, sürüsüyle birlikte fotografini çeker. Fotograf Berberiler arasinda "saygin" ama ayni zamanda "netameli" bir nesnedir. Idris, "fotografi bana ver", der. Kadin onu Paris'te bastirip yollayacagini söyler. Berberi gencin kafasinda uyandirdigi kargasanin farkina varmadan çekip gider... Fotograf gelmez! Iki yil sonra Idris'i, birçok Magripli delikanli gibi Fransa'ya sürükleyen, soyaçekimden gelen göçerlik ve is aramak kaygisi oldugu kadar, bacaklarini örtmeden dolasan, fotografini alip götürmüs olan sarisin kadini bulmaktir. Sahra'daki sinirli hayatinin disina çikan Idris televizyonla, sinemayla, vitrinlerle ve sex shop'larla tanisir. Bir gün önce yasadigi hayatin müzelerde bir anda nasil bir seyirlige dönüstügünü, Avrupali'nin çölü ile kendi çölünün farkli farkli seyler oldugunu görür. Sarisinin, fotografin ve resmin olmadigi hayatinin sarisina, fotografa ve resme nasil boyun egdigini fark eder. Incinir, asagilanmanin basamaklarini birer birer iner... Ta ki bedenin en tinsellesmis organi sag el tarafindan çizilen ve ruhun akil sir ermez ifadesi olan hat sanati ile tanisincaya kadar... Artik görüntüler dünyasinda yolculuk yapabilecegi yeni bir yol bulmustur...