9786055147020
436309
https://www.merkezkitabevi.com/angelika-1
Angelika
7.78
Yorganin içinde sapsari bir bas görmek alisik olmadigim bir durum. Sicakça yanimda yatiyor. Saçlari terlemis, boynuna yapismis biraz. Yüzünde hafif bir gülümseme var. Bir melegin masumiyeti içinde derin bir uykuya dalmis. Rüyasinda kalin gözlüklerine ihtiyaç duymadan her seyi gördügünden ve hiç bilmedigi yerlerde asina bir rahatlikla gezip dolastigindan eminim. Gögsü ay isiginin altinda inip kalkiyor, tehlikeleri göze alip insanlara yaklasan bir güvercininki gibi telasli ve ritmik. Bense uyuyamiyorum bir türlü.
Yatakta biraz itekleyip kendime yer açayim derken tanidim Angelika'yi. Dokununca anladim içindeki dolulugu. Içinde çizilecek resimler, söylenecek sarkilar oldugunu, kuslari, kaplumbagalari, köpekleri, tirtillari, köstebekleri, çilekli ve limonlu dondurmayi sevdigini anlamak için büyümüs bir kiz olmama gerek yoktu. Bunda anlasilmayacak bir sey yok. Konusmanin sart olmadigini, görmenin ve dokunmanin daha esasli bir anlasma yolu olarak aramizda uzanip gidecegini hissedebiliyordum. Hatta onu böyle melek gibi uyurken çözmüstüm. Uyanir uyanmaz bana gülümseyecegine, hemen evcilik oynamaya baslayabilecegimize adim gibi inanivermistim.
Bir toprakta yabanci olmak, kadin olmak, yasamak, yazmak... Ramazanoglu'nun kadinlik, yabancilik, ötekilik, disarida olma hallerini öyküledigi satirlar birçok insanlik durumunu gözler önüne seriyor. Su dünyada hangimizin yabanci, hangimizin yerli olabilecegini, dahasi bu adlandirmalarin sahiciligini, imkânini tartisiyor Angelika'nin, Alissa'nin, Mukadder'in, Hüküm'ün ve digerlerinin hikâyelerinde.
Yatakta biraz itekleyip kendime yer açayim derken tanidim Angelika'yi. Dokununca anladim içindeki dolulugu. Içinde çizilecek resimler, söylenecek sarkilar oldugunu, kuslari, kaplumbagalari, köpekleri, tirtillari, köstebekleri, çilekli ve limonlu dondurmayi sevdigini anlamak için büyümüs bir kiz olmama gerek yoktu. Bunda anlasilmayacak bir sey yok. Konusmanin sart olmadigini, görmenin ve dokunmanin daha esasli bir anlasma yolu olarak aramizda uzanip gidecegini hissedebiliyordum. Hatta onu böyle melek gibi uyurken çözmüstüm. Uyanir uyanmaz bana gülümseyecegine, hemen evcilik oynamaya baslayabilecegimize adim gibi inanivermistim.
Bir toprakta yabanci olmak, kadin olmak, yasamak, yazmak... Ramazanoglu'nun kadinlik, yabancilik, ötekilik, disarida olma hallerini öyküledigi satirlar birçok insanlik durumunu gözler önüne seriyor. Su dünyada hangimizin yabanci, hangimizin yerli olabilecegini, dahasi bu adlandirmalarin sahiciligini, imkânini tartisiyor Angelika'nin, Alissa'nin, Mukadder'in, Hüküm'ün ve digerlerinin hikâyelerinde.
Yorganin içinde sapsari bir bas görmek alisik olmadigim bir durum. Sicakça yanimda yatiyor. Saçlari terlemis, boynuna yapismis biraz. Yüzünde hafif bir gülümseme var. Bir melegin masumiyeti içinde derin bir uykuya dalmis. Rüyasinda kalin gözlüklerine ihtiyaç duymadan her seyi gördügünden ve hiç bilmedigi yerlerde asina bir rahatlikla gezip dolastigindan eminim. Gögsü ay isiginin altinda inip kalkiyor, tehlikeleri göze alip insanlara yaklasan bir güvercininki gibi telasli ve ritmik. Bense uyuyamiyorum bir türlü.
Yatakta biraz itekleyip kendime yer açayim derken tanidim Angelika'yi. Dokununca anladim içindeki dolulugu. Içinde çizilecek resimler, söylenecek sarkilar oldugunu, kuslari, kaplumbagalari, köpekleri, tirtillari, köstebekleri, çilekli ve limonlu dondurmayi sevdigini anlamak için büyümüs bir kiz olmama gerek yoktu. Bunda anlasilmayacak bir sey yok. Konusmanin sart olmadigini, görmenin ve dokunmanin daha esasli bir anlasma yolu olarak aramizda uzanip gidecegini hissedebiliyordum. Hatta onu böyle melek gibi uyurken çözmüstüm. Uyanir uyanmaz bana gülümseyecegine, hemen evcilik oynamaya baslayabilecegimize adim gibi inanivermistim.
Bir toprakta yabanci olmak, kadin olmak, yasamak, yazmak... Ramazanoglu'nun kadinlik, yabancilik, ötekilik, disarida olma hallerini öyküledigi satirlar birçok insanlik durumunu gözler önüne seriyor. Su dünyada hangimizin yabanci, hangimizin yerli olabilecegini, dahasi bu adlandirmalarin sahiciligini, imkânini tartisiyor Angelika'nin, Alissa'nin, Mukadder'in, Hüküm'ün ve digerlerinin hikâyelerinde.
Yatakta biraz itekleyip kendime yer açayim derken tanidim Angelika'yi. Dokununca anladim içindeki dolulugu. Içinde çizilecek resimler, söylenecek sarkilar oldugunu, kuslari, kaplumbagalari, köpekleri, tirtillari, köstebekleri, çilekli ve limonlu dondurmayi sevdigini anlamak için büyümüs bir kiz olmama gerek yoktu. Bunda anlasilmayacak bir sey yok. Konusmanin sart olmadigini, görmenin ve dokunmanin daha esasli bir anlasma yolu olarak aramizda uzanip gidecegini hissedebiliyordum. Hatta onu böyle melek gibi uyurken çözmüstüm. Uyanir uyanmaz bana gülümseyecegine, hemen evcilik oynamaya baslayabilecegimize adim gibi inanivermistim.
Bir toprakta yabanci olmak, kadin olmak, yasamak, yazmak... Ramazanoglu'nun kadinlik, yabancilik, ötekilik, disarida olma hallerini öyküledigi satirlar birçok insanlik durumunu gözler önüne seriyor. Su dünyada hangimizin yabanci, hangimizin yerli olabilecegini, dahasi bu adlandirmalarin sahiciligini, imkânini tartisiyor Angelika'nin, Alissa'nin, Mukadder'in, Hüküm'ün ve digerlerinin hikâyelerinde.
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 7,78 | 7,78 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.