9786054771943
430617
https://www.merkezkitabevi.com/bana-gunes-cicek-ve-resmini-gonder
Bana Güneş, Çiçek ve Resmini Gönder
17.06
Mahpushanenin ne oldugunu hiç bilmezdim, basi yukarilarda gezip, özgürlüge kanat çirptigim ilk yillarda papatyalar ve gelincikler toplar, yesillerden demetler dagitirdim. Benim pencerelerim hep maviye ve yesile açikti. Ne demir parmakliklari vardi, ne tel örgüleri. Kapilar sürgülü degildi. Kilit nedir, pranga nedir bilmezdim. Ve hiç kelepçe görmemistim... Hiç silah patlamamisti yani basimda... Hayattan “yarali” bulundugum yillarda, her seyin altüst oldugunu görecektim... 12'den vurulup “kalben” yere serildigim günlerde, sicak bir elin bedenime degmesini bekliyordum. Sonra sadece kendim için yürümeyecektim. Yeryüzü ve gökyüzü dâhil her seyi paylasmayi, çirkini ve güzeli tanimak, hayatla kucaklasmak istiyordum. Istedigim her sey benim degil, bizimdi. Tipki digerleri, büyümeye kusanmislarin yaptigi gibi yilki atina binmis, doludizgin gidiyordum. Yildizlara, denizlere, nehirlere, sevgilere ve tabii ki ihanetlere...Dur durak bilmez ve hesaba gelmez hayati baskalarinda aradigimda, dogrusu bu ya, bir hayli sasirmistim. Çektigim çilenin, hesabini verdigim hayatimin “isik düsmeyen” bölümünün, onlarin yasadiklarinin yaninda bir hiç oldugunu fark ettim.Hasret çekmek kadar hasret çektirmek de anlatimda güçlük çekilen bir duyguydu. Belki de yakinlara verilmis ama adi konmamis bir cezaydi bu. Hasret çekmek, hasret çektirmek kadar, ihtimal ki, kesinlesmemis bir müebbetti.Onlar kelepçeden bilezik, urgandan kolye tasiyorlardi.Hasret satirlari tahdide tabiydi ama sevgilerine gem vurulamazdi onlarin. Hayatin bilinmezligi içinde mevkuf olarak kalmislardi. Oysa çok sey bekledikleri yoktu disaridan. “Bana günes, çiçek ve bir de resmini gönder”den gayri.
Mahpushanenin ne oldugunu hiç bilmezdim, basi yukarilarda gezip, özgürlüge kanat çirptigim ilk yillarda papatyalar ve gelincikler toplar, yesillerden demetler dagitirdim. Benim pencerelerim hep maviye ve yesile açikti. Ne demir parmakliklari vardi, ne tel örgüleri. Kapilar sürgülü degildi. Kilit nedir, pranga nedir bilmezdim. Ve hiç kelepçe görmemistim... Hiç silah patlamamisti yani basimda... Hayattan “yarali” bulundugum yillarda, her seyin altüst oldugunu görecektim... 12'den vurulup “kalben” yere serildigim günlerde, sicak bir elin bedenime degmesini bekliyordum. Sonra sadece kendim için yürümeyecektim. Yeryüzü ve gökyüzü dâhil her seyi paylasmayi, çirkini ve güzeli tanimak, hayatla kucaklasmak istiyordum. Istedigim her sey benim degil, bizimdi. Tipki digerleri, büyümeye kusanmislarin yaptigi gibi yilki atina binmis, doludizgin gidiyordum. Yildizlara, denizlere, nehirlere, sevgilere ve tabii ki ihanetlere...Dur durak bilmez ve hesaba gelmez hayati baskalarinda aradigimda, dogrusu bu ya, bir hayli sasirmistim. Çektigim çilenin, hesabini verdigim hayatimin “isik düsmeyen” bölümünün, onlarin yasadiklarinin yaninda bir hiç oldugunu fark ettim.Hasret çekmek kadar hasret çektirmek de anlatimda güçlük çekilen bir duyguydu. Belki de yakinlara verilmis ama adi konmamis bir cezaydi bu. Hasret çekmek, hasret çektirmek kadar, ihtimal ki, kesinlesmemis bir müebbetti.Onlar kelepçeden bilezik, urgandan kolye tasiyorlardi.Hasret satirlari tahdide tabiydi ama sevgilerine gem vurulamazdi onlarin. Hayatin bilinmezligi içinde mevkuf olarak kalmislardi. Oysa çok sey bekledikleri yoktu disaridan. “Bana günes, çiçek ve bir de resmini gönder”den gayri.
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 17,06 | 17,06 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.