Gelenek ve Modernlik

Stok Kodu:
9786055022457
Sayfa Sayısı:
254
Basım Tarihi:
2014-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%9 indirimli
178,00TL
161,98TL
9786055022457
434290
Gelenek ve Modernlik
Gelenek ve Modernlik
161.98
Seyyid Hüseyin Nasr açisindan gelenek, dinî nitelikte olan ve onun tüm yönlerini kapsayan hatta bizzat dinin tam kendisine karsilik gelendir. Yeri geldigi zaman sünnet, yeri geldigi zaman tasavvuftaki silsileye tekabül etmektedir. Gelenek, kökleri ilahî tabiattaki vahiyde bulunan, dallari ve gövdesi asirlar süresince yetismis bir agaçtir. Bu agacin özünde din, dinin özünde de agacin yasamasini saglayan vahiy kaynakli bereket bulunmaktadir. Gelenek, ilâhî bir kaynagin ilkelerinin, farkli toplumlarda, farkli vasitalarla {nebîler, resuller, avatarlar, sanat, sembolizm, hukuk vs. gibi) anlatildigi ve içinde tüm kozmik sektörün bulundugu bir anlami ifade etmektedir.
Geleneksel açidan insan, Allah ile tabiat arasinda bir köprüdür. Her insan, tamligi içinde Allah'in bir kopyasidir. Insan, yaratilisi itibariyle dogustan bir mükemmellige sahiptir. Geleneksel insan, kutsaldan kesinlikle ayri düsünülemeyen insandir. Geleneksel insan, "halife insan" ya da "homo islamicus" ile özdestir. En önemli özelligi, Ilahî ve Merkezî olan "Mutlak Varlik"karsisinda kendisine birçeki düzen verebilmesidir. Bu sebeple geleneksel insan, Tanri-merkezli [theocentric) bir düsünceye sahiptir. Yani modern insan gibi insan-biçimci [antropomorfist) degil, Tanri merkezli bir insandir. Geleneksel perspektiften insanin, "kutsal", "mutlak" ve "askin"olan hakkindaki bilgisi ne kadar ise,, degeri de o oranda artmaktadir.
Insanoglu, kendisinin insan-üstü bir gerçeklik âleminden geldigi düsüncesine sadik kalip, kutsal olan bu manevi âlemle ve dünyevi âlemle bütüncül dengeyi saglamadigi, müddetçe, ne toplumsal barisi ne de kendi benligiyle barisi saglayabilir. Nasr,, düsünce ve eylemleriyle öne çikan halife ve modern insan tipinin dengesizligini ortadan kaldirmanin çaresini, sûfîlikte görür.
Aile, egitim, siyaset, sosyal hayat, ekonomi ve sanatta gelenegin kendine has vej birbirinden kesin çizgilerle ayrilamayan alanlara sahip olmasi gelenekseli,] modern ve fundamentalistten ayirmaktadir. Geleneksel bir medeniyetin sosyal kurumlari da, gelenekten ve dinî nitelikli unsurlardan ayri telakki edilememektedir.] Modernizm sebebiyle, geleneksel medeniyetlerin sosyal kurumlari yozlasma tehlikesiyle yüz yüze gelmistir.
Seyyid Hüseyin Nasr açisindan gelenek, dinî nitelikte olan ve onun tüm yönlerini kapsayan hatta bizzat dinin tam kendisine karsilik gelendir. Yeri geldigi zaman sünnet, yeri geldigi zaman tasavvuftaki silsileye tekabül etmektedir. Gelenek, kökleri ilahî tabiattaki vahiyde bulunan, dallari ve gövdesi asirlar süresince yetismis bir agaçtir. Bu agacin özünde din, dinin özünde de agacin yasamasini saglayan vahiy kaynakli bereket bulunmaktadir. Gelenek, ilâhî bir kaynagin ilkelerinin, farkli toplumlarda, farkli vasitalarla {nebîler, resuller, avatarlar, sanat, sembolizm, hukuk vs. gibi) anlatildigi ve içinde tüm kozmik sektörün bulundugu bir anlami ifade etmektedir.
Geleneksel açidan insan, Allah ile tabiat arasinda bir köprüdür. Her insan, tamligi içinde Allah'in bir kopyasidir. Insan, yaratilisi itibariyle dogustan bir mükemmellige sahiptir. Geleneksel insan, kutsaldan kesinlikle ayri düsünülemeyen insandir. Geleneksel insan, "halife insan" ya da "homo islamicus" ile özdestir. En önemli özelligi, Ilahî ve Merkezî olan "Mutlak Varlik"karsisinda kendisine birçeki düzen verebilmesidir. Bu sebeple geleneksel insan, Tanri-merkezli [theocentric) bir düsünceye sahiptir. Yani modern insan gibi insan-biçimci [antropomorfist) degil, Tanri merkezli bir insandir. Geleneksel perspektiften insanin, "kutsal", "mutlak" ve "askin"olan hakkindaki bilgisi ne kadar ise,, degeri de o oranda artmaktadir.
Insanoglu, kendisinin insan-üstü bir gerçeklik âleminden geldigi düsüncesine sadik kalip, kutsal olan bu manevi âlemle ve dünyevi âlemle bütüncül dengeyi saglamadigi, müddetçe, ne toplumsal barisi ne de kendi benligiyle barisi saglayabilir. Nasr,, düsünce ve eylemleriyle öne çikan halife ve modern insan tipinin dengesizligini ortadan kaldirmanin çaresini, sûfîlikte görür.
Aile, egitim, siyaset, sosyal hayat, ekonomi ve sanatta gelenegin kendine has vej birbirinden kesin çizgilerle ayrilamayan alanlara sahip olmasi gelenekseli,] modern ve fundamentalistten ayirmaktadir. Geleneksel bir medeniyetin sosyal kurumlari da, gelenekten ve dinî nitelikli unsurlardan ayri telakki edilememektedir.] Modernizm sebebiyle, geleneksel medeniyetlerin sosyal kurumlari yozlasma tehlikesiyle yüz yüze gelmistir.
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 161,98    161,98   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat