9786254497070
490548
https://www.merkezkitabevi.com/henuz-yolcuyum-1
Henüz Yolcuyum
77.35
Özyaşam Öyküsü, Anılar
“İlkokulun iyi öğrencilerindendim. Ama okulu sevmiyordum. Okula gideceğim zaman kalp ağrısı çekerdim. Uçurtmayı ders kitabından daha çok seviyordum. Ağustosböceğinin sesini öğretmenin öğütlerine tercih ederdim. Şehrimde müze yoktu. Galeri yoktu. Öğretmen yoktu. Eleştirmen yoktu. Gravür yoktu. Film yoktu. Ama insan ve çevreyle akrabalık, yakınlık vardı. Birleşen eller ve kerpiç duvarlar vardı. Gökyüzü vardı. Tecrübenin canlılığı vardı. Yalınayak yürünebilirdi. Toprağın sertliği tecrübe edilebilirdi. Nar koparılabilir ve yeni bir ahlak tasarlanabilirdi. Duvarın kerpiciyle dedikodu yapılabilirdi. Sokağın duvarı insanla beraber yürürdü. Böyle bir şehirde biz, bilinçlenmedik. Eleştiren, kıyaslayan insanlar olmadık. Şekil vermedik. Kendi duygusallığımız içinde yüzüyorduk. Yüreğimizi kaybediyorduk. Meftun oluyorduk. Biriktirip durduğumuz şey, tecrübenin zaferiydi. O kadar erken kalkıyorduk ki, uzak köylerde güneşin doğuşunu tecrübe ediyorduk. Biz, genişlik ve ferahlığın çocuklarıydık. Geniş ufukları övüyorduk. Zaman, bizim nefesimizde akıp gidiyordu. Kumların alçakgönüllülüğü öğreticiydi. Ufkun olduğu bir yerde, alçakgönüllülüğün olmaması düşünülemezdi.”
“İlkokulun iyi öğrencilerindendim. Ama okulu sevmiyordum. Okula gideceğim zaman kalp ağrısı çekerdim. Uçurtmayı ders kitabından daha çok seviyordum. Ağustosböceğinin sesini öğretmenin öğütlerine tercih ederdim. Şehrimde müze yoktu. Galeri yoktu. Öğretmen yoktu. Eleştirmen yoktu. Gravür yoktu. Film yoktu. Ama insan ve çevreyle akrabalık, yakınlık vardı. Birleşen eller ve kerpiç duvarlar vardı. Gökyüzü vardı. Tecrübenin canlılığı vardı. Yalınayak yürünebilirdi. Toprağın sertliği tecrübe edilebilirdi. Nar koparılabilir ve yeni bir ahlak tasarlanabilirdi. Duvarın kerpiciyle dedikodu yapılabilirdi. Sokağın duvarı insanla beraber yürürdü. Böyle bir şehirde biz, bilinçlenmedik. Eleştiren, kıyaslayan insanlar olmadık. Şekil vermedik. Kendi duygusallığımız içinde yüzüyorduk. Yüreğimizi kaybediyorduk. Meftun oluyorduk. Biriktirip durduğumuz şey, tecrübenin zaferiydi. O kadar erken kalkıyorduk ki, uzak köylerde güneşin doğuşunu tecrübe ediyorduk. Biz, genişlik ve ferahlığın çocuklarıydık. Geniş ufukları övüyorduk. Zaman, bizim nefesimizde akıp gidiyordu. Kumların alçakgönüllülüğü öğreticiydi. Ufkun olduğu bir yerde, alçakgönüllülüğün olmaması düşünülemezdi.”
Özyaşam Öyküsü, Anılar
“İlkokulun iyi öğrencilerindendim. Ama okulu sevmiyordum. Okula gideceğim zaman kalp ağrısı çekerdim. Uçurtmayı ders kitabından daha çok seviyordum. Ağustosböceğinin sesini öğretmenin öğütlerine tercih ederdim. Şehrimde müze yoktu. Galeri yoktu. Öğretmen yoktu. Eleştirmen yoktu. Gravür yoktu. Film yoktu. Ama insan ve çevreyle akrabalık, yakınlık vardı. Birleşen eller ve kerpiç duvarlar vardı. Gökyüzü vardı. Tecrübenin canlılığı vardı. Yalınayak yürünebilirdi. Toprağın sertliği tecrübe edilebilirdi. Nar koparılabilir ve yeni bir ahlak tasarlanabilirdi. Duvarın kerpiciyle dedikodu yapılabilirdi. Sokağın duvarı insanla beraber yürürdü. Böyle bir şehirde biz, bilinçlenmedik. Eleştiren, kıyaslayan insanlar olmadık. Şekil vermedik. Kendi duygusallığımız içinde yüzüyorduk. Yüreğimizi kaybediyorduk. Meftun oluyorduk. Biriktirip durduğumuz şey, tecrübenin zaferiydi. O kadar erken kalkıyorduk ki, uzak köylerde güneşin doğuşunu tecrübe ediyorduk. Biz, genişlik ve ferahlığın çocuklarıydık. Geniş ufukları övüyorduk. Zaman, bizim nefesimizde akıp gidiyordu. Kumların alçakgönüllülüğü öğreticiydi. Ufkun olduğu bir yerde, alçakgönüllülüğün olmaması düşünülemezdi.”
“İlkokulun iyi öğrencilerindendim. Ama okulu sevmiyordum. Okula gideceğim zaman kalp ağrısı çekerdim. Uçurtmayı ders kitabından daha çok seviyordum. Ağustosböceğinin sesini öğretmenin öğütlerine tercih ederdim. Şehrimde müze yoktu. Galeri yoktu. Öğretmen yoktu. Eleştirmen yoktu. Gravür yoktu. Film yoktu. Ama insan ve çevreyle akrabalık, yakınlık vardı. Birleşen eller ve kerpiç duvarlar vardı. Gökyüzü vardı. Tecrübenin canlılığı vardı. Yalınayak yürünebilirdi. Toprağın sertliği tecrübe edilebilirdi. Nar koparılabilir ve yeni bir ahlak tasarlanabilirdi. Duvarın kerpiciyle dedikodu yapılabilirdi. Sokağın duvarı insanla beraber yürürdü. Böyle bir şehirde biz, bilinçlenmedik. Eleştiren, kıyaslayan insanlar olmadık. Şekil vermedik. Kendi duygusallığımız içinde yüzüyorduk. Yüreğimizi kaybediyorduk. Meftun oluyorduk. Biriktirip durduğumuz şey, tecrübenin zaferiydi. O kadar erken kalkıyorduk ki, uzak köylerde güneşin doğuşunu tecrübe ediyorduk. Biz, genişlik ve ferahlığın çocuklarıydık. Geniş ufukları övüyorduk. Zaman, bizim nefesimizde akıp gidiyordu. Kumların alçakgönüllülüğü öğreticiydi. Ufkun olduğu bir yerde, alçakgönüllülüğün olmaması düşünülemezdi.”
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 77,35 | 77,35 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.