İstanbul Günlükleri ve Anadolu'da Yolculuk (2 Cilt Takım)

Stok Kodu:
9786051051611
Sayfa Sayısı:
772
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-01
Çeviren:
Selma Türkis Noyan
Kapak Türü:
Kutu
Kağıt Türü:
2. Hamur
%15 indirimli
650,00TL
549,25TL
Taksitli fiyat: 1 x 549,25TL
KARGO BEDAVA
Stokta var
9786051051611
378715
İstanbul Günlükleri ve Anadolu'da Yolculuk (2 Cilt Takım)
İstanbul Günlükleri ve Anadolu'da Yolculuk (2 Cilt Takım)
549.25
Alman seyyah Ulrich Jasper Seetzen 1802'de geldiği İstanbul'da altı ay kaldıktan sonra Anadolu yolculuğunun ilk durağı olan Bursa'ya gider. Manisa üzerinden İzmir'e ulaştıktan bir süre sonra da kervanla Halep'e doğru yola koyulur. Uşak, Afyon, Konya ve Antakya'yı görüp, dikkatini çeken her şeyi günlüğüne kaydeder. Bir yılı aşkın süre Halep'te kalarak Arapçayı iyi konuşacak kadar öğrenir, Müslümanlığı kabul ettikten sonra da Cidde ve Mekke'ye gidip hacı olur. Artık Hacı Musa Efendi adıyla bilinmektedir. 1811'in Eylül ayında Maskat'a gitmek üzere El-Muka'dan ayrılırsa da iki gün sonra ölü bulunur. Sana imamının emriyle yol arkadaşlarınca zehirlenmiş olduğu düşünülmektedir.

Seetzen'in Türkçeye iki cilt halinde kazandırdığımız 800 sayfaya yakın hacimdeki eseri her şeyden önce III. Selim dönemi İstanbul'una ayırdığı neredeyse 400 sayfayla bir Batılının gözünden kentin günlük yaşamına dair o tarihe kadar yazılmış en ayrıntılı anlatıdır. Kahvehaneler, mesire yerlerinde yemek yiyip, şarkılar söyleyerek ve halk oyunları oynayarak Paskalya yortularını kutlayan Rumlar ve Ermeniler, Kürtlerin türküler söyleyerek yaptıkları halk oyunları, kısbetlerini giymiş pehlivanların yağlıgüreş müsabakaları, çocukların sokak oyunları Seetzen'in dikkatle izleyip kaydettiği ayrıntılardır. Yazar pamuklu dokumaların üretildiği, boyandığı, üzerlerine desenlerim basıldığı işyerlerini, ipekli dokuma evlerini, ipek bükümhanelerini, top dökümhanesini, gemi çapası atölyesini, kiremit ve tuğla ocaklarını da gezer.

Zeytinyağı üretiminde ve imparatorluğun kahve kavurma işliğinde (tahmis), cam atölyelerinde çalışan işçilerin çektikleri güçlükleri ayrıntılarıyla anlatır, bağa ve sedef kakmalı eşyalar üreten zanaatkârların, saraçların, nargile çubukları yapan ve lüleleri altın yaldızla kaplayan ustaların hünerlerini hayranlıkla seyreder. Seetzen'in yeni açılan Mühendishane Mektebi ile Üsküdar'daki Türkçe eserler basan matbaa hakkında verdiği ayrıntılar ise bilim ve matbaacılık tarihimize katkı yapacak niteliktedir. Yazar bentleri, kente su ileten kemerleri, sarnıçları inceler, Galata Kulesi'ne de çıkarak camilerin muazzam kubbeleri ile bezenmiş büyüleyici manzarayı seyreder. Seetzen'in Anadolu yolculuğu ise bizlere o dönemin Bursa, Manisa, İzmir, Uşak, Afyon, Konya ve Antakya gibi şehirlerinin camileri, pazar yerleri, medrese, tekke ve kütüphaneleri, evleri, bahçeleri, hanları ve hamamları hakkında değerli bilgiler sağlar. Yol güzergâhındaki yaşadığı eşkıya korkusunu, yerel ayanların gücünü, kıyı kesimlerinden Anadolu içlerine ilerledikçe yabancıları görmeye alışık olmayan ahalinin kuşkulu yaklaşımlarını ilginç gözlemleriyle aktarır. Anadolu coğrafyasının yer yer büyüleyici atmosferini de çok güzel tasvir eder.
Alman seyyah Ulrich Jasper Seetzen 1802'de geldiği İstanbul'da altı ay kaldıktan sonra Anadolu yolculuğunun ilk durağı olan Bursa'ya gider. Manisa üzerinden İzmir'e ulaştıktan bir süre sonra da kervanla Halep'e doğru yola koyulur. Uşak, Afyon, Konya ve Antakya'yı görüp, dikkatini çeken her şeyi günlüğüne kaydeder. Bir yılı aşkın süre Halep'te kalarak Arapçayı iyi konuşacak kadar öğrenir, Müslümanlığı kabul ettikten sonra da Cidde ve Mekke'ye gidip hacı olur. Artık Hacı Musa Efendi adıyla bilinmektedir. 1811'in Eylül ayında Maskat'a gitmek üzere El-Muka'dan ayrılırsa da iki gün sonra ölü bulunur. Sana imamının emriyle yol arkadaşlarınca zehirlenmiş olduğu düşünülmektedir.

Seetzen'in Türkçeye iki cilt halinde kazandırdığımız 800 sayfaya yakın hacimdeki eseri her şeyden önce III. Selim dönemi İstanbul'una ayırdığı neredeyse 400 sayfayla bir Batılının gözünden kentin günlük yaşamına dair o tarihe kadar yazılmış en ayrıntılı anlatıdır. Kahvehaneler, mesire yerlerinde yemek yiyip, şarkılar söyleyerek ve halk oyunları oynayarak Paskalya yortularını kutlayan Rumlar ve Ermeniler, Kürtlerin türküler söyleyerek yaptıkları halk oyunları, kısbetlerini giymiş pehlivanların yağlıgüreş müsabakaları, çocukların sokak oyunları Seetzen'in dikkatle izleyip kaydettiği ayrıntılardır. Yazar pamuklu dokumaların üretildiği, boyandığı, üzerlerine desenlerim basıldığı işyerlerini, ipekli dokuma evlerini, ipek bükümhanelerini, top dökümhanesini, gemi çapası atölyesini, kiremit ve tuğla ocaklarını da gezer.

Zeytinyağı üretiminde ve imparatorluğun kahve kavurma işliğinde (tahmis), cam atölyelerinde çalışan işçilerin çektikleri güçlükleri ayrıntılarıyla anlatır, bağa ve sedef kakmalı eşyalar üreten zanaatkârların, saraçların, nargile çubukları yapan ve lüleleri altın yaldızla kaplayan ustaların hünerlerini hayranlıkla seyreder. Seetzen'in yeni açılan Mühendishane Mektebi ile Üsküdar'daki Türkçe eserler basan matbaa hakkında verdiği ayrıntılar ise bilim ve matbaacılık tarihimize katkı yapacak niteliktedir. Yazar bentleri, kente su ileten kemerleri, sarnıçları inceler, Galata Kulesi'ne de çıkarak camilerin muazzam kubbeleri ile bezenmiş büyüleyici manzarayı seyreder. Seetzen'in Anadolu yolculuğu ise bizlere o dönemin Bursa, Manisa, İzmir, Uşak, Afyon, Konya ve Antakya gibi şehirlerinin camileri, pazar yerleri, medrese, tekke ve kütüphaneleri, evleri, bahçeleri, hanları ve hamamları hakkında değerli bilgiler sağlar. Yol güzergâhındaki yaşadığı eşkıya korkusunu, yerel ayanların gücünü, kıyı kesimlerinden Anadolu içlerine ilerledikçe yabancıları görmeye alışık olmayan ahalinin kuşkulu yaklaşımlarını ilginç gözlemleriyle aktarır. Anadolu coğrafyasının yer yer büyüleyici atmosferini de çok güzel tasvir eder.
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 549,25    549,25   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat