J. Rawls’ın İktisadi Adalet Teorisi

Stok Kodu:
9786052811283
Sayfa Sayısı:
220
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%15 indirimli
255,00TL
215,48TL
9786052811283
402940
J. Rawls’ın İktisadi Adalet Teorisi
J. Rawls’ın İktisadi Adalet Teorisi
215.48
. Rawls, Bir Adalet Teorisi, Siyasal Liberalizm ve Hakların Yasası adlı kitaplarında ortaya koyduğu adalet teorisiyle Batı adalet düşüncesine yeni bir bakış açısı kazandırmıştır. Yirminci yüzyılda adalet konusunda en kapsamlı çalışmayı Rawls'ın yaptığı söylenebilir. Rawls, Kantçı geleneğe tabi olarak insanın başkalarının çıkarı için araçsallaştırılamayacağını, amaç olarak görülmesi gerektiğini vurgulamıştır. Rawls adaleti diğer ahlaki değerlerden ayırır ve ona öncelikli bir pozisyon atfeder. Diğer ahlaki değerlerin ne ölçüde değerli olduğunu adaletle ölçmeye çalışır. Adalet diğer ahlaki değerlerden öncelikli bir statüye sahip olduğu gibi toplumsal iyi olan refahtan da önceliklidir. Toplumsal refah için adaletin feda edilmemesi gerektiğini vurgulayarak iktisadi adaletin önemini ortaya koymaktadır. Rawls; normatif adalet, deontoloji (ahlak felsefesi), siyasal ve prosedürel liberalizm, egalitaryanizm (eşitçilik) ve ekonomik adalet konularında ilk başvurulan düşünürlerden biri haline gelmiştir. O, Amerikan toplumunun bireyci, sözleşmeci, özgürlükçü (siyasi liberalizm), fırsat eşitliğini savunan teorilerinin savunusunu yaparken Sandel, Nozick ve MacIntyre gibi düşünürlerin hakedişçi, faydacı, toplumsalcı, cemaatçi bağlamda eleştirilerine maruz kalmıştır. Rawls, yaşadığı çağdaki aşırı pozivitizmin baskısı altında adaleti temellendiren ampirik orijinal pozisyon analojisinden hareket etmektedir. Sandel'in ifadesiyle metafiziksiz bir liberalizm kurmaya çalışmaktadır. Rawls insan beni ile niteliklerini birbirinden ayırarak değişmelerden etkilenmeyen bir ben'i savunmuştur. Bu yaklaşım iktisadi adalet perspektifinde kişinin niteliklerinin ortak bir sosyal değer olduğu ve benliğin ödüllendirme ya da cezalandırma aracı olarak görülmemesi gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla gelir ve servet, toplumdaki en dezavantajlı durumda olanların en avantajlı çıkacağı şekilde dağıtılmalıdır. Rawls'a göre liberal özgürlükçülerin ve meritokratik fırsat eşitlikçilerinin önerdiği sosyal politikalar yeterli değildir. Eşitsizlikleri ortadan kaldırmadan salt fırsat eşitliğinin sağlanması sonucu düzeltmeyecektir. Ekonomik refahın adaleti ortadan kaldırmaması gerektiği gibi insan hakkını da ortadan kaldırmamalıdır. Bu eser Rawls'ın kuramının iktisadi boyutunu anlama hususunda farklı bir bakış açısı sunmaktadır. Anglo-Amerikan sosyal , siyasi, hukuki ve ekonomik hayatında süregelen çatışmaların Rawls nezdinde irdeleyen anedtodlar içermektedir.
. Rawls, Bir Adalet Teorisi, Siyasal Liberalizm ve Hakların Yasası adlı kitaplarında ortaya koyduğu adalet teorisiyle Batı adalet düşüncesine yeni bir bakış açısı kazandırmıştır. Yirminci yüzyılda adalet konusunda en kapsamlı çalışmayı Rawls'ın yaptığı söylenebilir. Rawls, Kantçı geleneğe tabi olarak insanın başkalarının çıkarı için araçsallaştırılamayacağını, amaç olarak görülmesi gerektiğini vurgulamıştır. Rawls adaleti diğer ahlaki değerlerden ayırır ve ona öncelikli bir pozisyon atfeder. Diğer ahlaki değerlerin ne ölçüde değerli olduğunu adaletle ölçmeye çalışır. Adalet diğer ahlaki değerlerden öncelikli bir statüye sahip olduğu gibi toplumsal iyi olan refahtan da önceliklidir. Toplumsal refah için adaletin feda edilmemesi gerektiğini vurgulayarak iktisadi adaletin önemini ortaya koymaktadır. Rawls; normatif adalet, deontoloji (ahlak felsefesi), siyasal ve prosedürel liberalizm, egalitaryanizm (eşitçilik) ve ekonomik adalet konularında ilk başvurulan düşünürlerden biri haline gelmiştir. O, Amerikan toplumunun bireyci, sözleşmeci, özgürlükçü (siyasi liberalizm), fırsat eşitliğini savunan teorilerinin savunusunu yaparken Sandel, Nozick ve MacIntyre gibi düşünürlerin hakedişçi, faydacı, toplumsalcı, cemaatçi bağlamda eleştirilerine maruz kalmıştır. Rawls, yaşadığı çağdaki aşırı pozivitizmin baskısı altında adaleti temellendiren ampirik orijinal pozisyon analojisinden hareket etmektedir. Sandel'in ifadesiyle metafiziksiz bir liberalizm kurmaya çalışmaktadır. Rawls insan beni ile niteliklerini birbirinden ayırarak değişmelerden etkilenmeyen bir ben'i savunmuştur. Bu yaklaşım iktisadi adalet perspektifinde kişinin niteliklerinin ortak bir sosyal değer olduğu ve benliğin ödüllendirme ya da cezalandırma aracı olarak görülmemesi gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla gelir ve servet, toplumdaki en dezavantajlı durumda olanların en avantajlı çıkacağı şekilde dağıtılmalıdır. Rawls'a göre liberal özgürlükçülerin ve meritokratik fırsat eşitlikçilerinin önerdiği sosyal politikalar yeterli değildir. Eşitsizlikleri ortadan kaldırmadan salt fırsat eşitliğinin sağlanması sonucu düzeltmeyecektir. Ekonomik refahın adaleti ortadan kaldırmaması gerektiği gibi insan hakkını da ortadan kaldırmamalıdır. Bu eser Rawls'ın kuramının iktisadi boyutunu anlama hususunda farklı bir bakış açısı sunmaktadır. Anglo-Amerikan sosyal , siyasi, hukuki ve ekonomik hayatında süregelen çatışmaların Rawls nezdinde irdeleyen anedtodlar içermektedir.
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 215,48    215,48   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat