9786054878215
431792
https://www.merkezkitabevi.com/karadenizin-zemheri-cocuklari
Karadenizin Zemheri Çocukları
273.00
“Sabah... Hava soguk... Selo erken kalkar. Hüseyin de uyanmistir. Egitim Fakültesi'nde okuyan gelecegin genç ögretmenlerinin güvenliklerini alma sirasi onlardadir. (…) Her gün, gece gündüz kosturmak onlari epey yormaktadir. Buna her sabah alti, alti buçukta kalkmak da eklenince yorgunluk iyice artmaktadir. (…) Gelenler iyice kalabaliklasir... Hiçbirinde tedirginlik yoktur, kizli erkekli gruplar halinde sohbet ederlerken, ‘Çogunun bizden haberi bile yok' diye düsünür Selo. ‘Umarim bu arkadaslar ileride iyi birer ögretmen olurlar ve düsünen, sorgulayan, boyun egmeyen, civil civil, yasam dolu ögrenciler, gençler yetistirirler... Bunda bizim katkimizin olmasi her seye deger...' Bunlari düsünürken mahmurluktan kurtuldugunu ve yüzünün güldügünü hisseder. Tanidiklara selam verip ‘Günaydin' demeye baslar, Hüseyin ve diger grup da gelmistir; gençler otobüse biner ve uzaklasirlar. Ortalik sakinlesmistir... Bir sabah daha görevlerini yapmanin rahatligiyla dernege dogru yürürler. Kendileri de gençtir; geleceklerini düsünmeden, kendileri gibi genç insanlarin yarinlari için yasamlarini hiçe sayan, baska gençler için endise duyan gençlerdirler aslinda. Marstaki gibidirler; dil farki bilmeyen, din farki bilmeyen, sanki bir anadan dogmus olan insanlardir.”
Devrim bir atmosfer olayidir... Dünyayi yorumlamak ve degistirmek hevesiyle yanip tutusan bir devrimci o zaman diliminde olusmus atmosferin çocugudur ama atmosferi yeniden üreten asi çocuktur. Kitabin olay örgüsü içinde, huylari kadar huysuzluklariyla, ciddiyetleri kadar sakala-riyla, korkulari kadar korkusuzluklariyla, “acimasizliklari” kadar “hümanizmleriyle” yer alan onlarca devrimci, tarihte ve cografyada “kül yutmayan,” “diklenen,” “yaslarindan baska kaybedecek seyi olmayan” asi ve aksi çocuklardir. Bu kitabin odaginda, en öfkeli, en yarali anlarinda bile mesru savunma çizgisi geregi siyasi etigi, direnis estetigini terk etmeyen, böylece karsi çiktiklari seylere benzemeyen devrimcilerin hikâyesinin yer almasi önemli. Bu kitap, “hatirlamadan” ve “hatirlatmadan” ibaret degil. Öyle olsaydi da bir “hatira nakli” olarak yine öpüp basimiza koyardik. Ne var ki yazar, aradan yaklasik kirk yil geçtikten sonra bizi, hatirlamanin ya da unutmamanin “pasif” alanindan çikarip, olaylari “aktif” olarak yeniden yasamamizi sagliyor. Bu nedenle de, kulagimiza usulca “Tarihe bak anlarsin!” diye fisildiyor ama “edebiyat yapmiyor!” tersine yalin ve dogal bir dille hayatin içindeki o günkü çiplak ve nesnel gerçegi oldugu gibi “sak” diye yüzümüze vurarak okuru sersemletiyor.
“Sabah... Hava soguk... Selo erken kalkar. Hüseyin de uyanmistir. Egitim Fakültesi'nde okuyan gelecegin genç ögretmenlerinin güvenliklerini alma sirasi onlardadir. (…) Her gün, gece gündüz kosturmak onlari epey yormaktadir. Buna her sabah alti, alti buçukta kalkmak da eklenince yorgunluk iyice artmaktadir. (…) Gelenler iyice kalabaliklasir... Hiçbirinde tedirginlik yoktur, kizli erkekli gruplar halinde sohbet ederlerken, ‘Çogunun bizden haberi bile yok' diye düsünür Selo. ‘Umarim bu arkadaslar ileride iyi birer ögretmen olurlar ve düsünen, sorgulayan, boyun egmeyen, civil civil, yasam dolu ögrenciler, gençler yetistirirler... Bunda bizim katkimizin olmasi her seye deger...' Bunlari düsünürken mahmurluktan kurtuldugunu ve yüzünün güldügünü hisseder. Tanidiklara selam verip ‘Günaydin' demeye baslar, Hüseyin ve diger grup da gelmistir; gençler otobüse biner ve uzaklasirlar. Ortalik sakinlesmistir... Bir sabah daha görevlerini yapmanin rahatligiyla dernege dogru yürürler. Kendileri de gençtir; geleceklerini düsünmeden, kendileri gibi genç insanlarin yarinlari için yasamlarini hiçe sayan, baska gençler için endise duyan gençlerdirler aslinda. Marstaki gibidirler; dil farki bilmeyen, din farki bilmeyen, sanki bir anadan dogmus olan insanlardir.”
Devrim bir atmosfer olayidir... Dünyayi yorumlamak ve degistirmek hevesiyle yanip tutusan bir devrimci o zaman diliminde olusmus atmosferin çocugudur ama atmosferi yeniden üreten asi çocuktur. Kitabin olay örgüsü içinde, huylari kadar huysuzluklariyla, ciddiyetleri kadar sakala-riyla, korkulari kadar korkusuzluklariyla, “acimasizliklari” kadar “hümanizmleriyle” yer alan onlarca devrimci, tarihte ve cografyada “kül yutmayan,” “diklenen,” “yaslarindan baska kaybedecek seyi olmayan” asi ve aksi çocuklardir. Bu kitabin odaginda, en öfkeli, en yarali anlarinda bile mesru savunma çizgisi geregi siyasi etigi, direnis estetigini terk etmeyen, böylece karsi çiktiklari seylere benzemeyen devrimcilerin hikâyesinin yer almasi önemli. Bu kitap, “hatirlamadan” ve “hatirlatmadan” ibaret degil. Öyle olsaydi da bir “hatira nakli” olarak yine öpüp basimiza koyardik. Ne var ki yazar, aradan yaklasik kirk yil geçtikten sonra bizi, hatirlamanin ya da unutmamanin “pasif” alanindan çikarip, olaylari “aktif” olarak yeniden yasamamizi sagliyor. Bu nedenle de, kulagimiza usulca “Tarihe bak anlarsin!” diye fisildiyor ama “edebiyat yapmiyor!” tersine yalin ve dogal bir dille hayatin içindeki o günkü çiplak ve nesnel gerçegi oldugu gibi “sak” diye yüzümüze vurarak okuru sersemletiyor.
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 273,00 | 273,00 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.