9789750408991
513760
https://www.merkezkitabevi.com/koyden-indim-sehire-kafkas-kizi
Köyden İndim Şehire, Kafkas Kızı
177.45
Yayınevimiz Dursun Akçam'ın iki kitabını, Köyden İndim Şehire ile Kafkas Kızı'nı birlikte okura sunuyor.
Köy yaşamı ile şehir yaşamının karşıtlığını, uyuşmazlığını öyküleştiren Akçam, toplumsal bir sorunu gündeme getirerek, şehirlinin köylüğü küçümseyişini de ironik bir dille anlatıyor.
Ben kırk adım boylu evlerde, meydan büyüklüğü ahırlarda yurdumun sultanıydım. Gün oldu, güneşi ben doğurdum, ben batırdım. Öyle günler oldu ki tarlada, çayırda, harman yerinde yıldızları sayarak uyudum... Oralardan koptum da bu kocamış yaşımda şeher dedikleri yerde dört duvar arasına tıkıldım. Önün masa, sandalye, ardın koltuk, sepha ıvır zıvır. Adım atamazsın, sandalye devrilir, sehpa sallanır, örtü bozulur, biblo düşer. Bir yana çıkamazsın, üstün ev, altın ev, karşın ev... Balkona atarsın özünü, daracık yer, beton kokar, is kokar, için sıkılır. Gözünü uzatamazsın, boz yapılar keser önünü. Gözlerinle okşayamazsın dağların bulutlu tepesini, koyunu, kuzuyu, çiçekli mor yaylaları! Kafesteki bir kuş gibisin. Kuştan da beter. Kuşun gözünde yasak yok, senin var. Karşında pencerelere, balkonlara karakolsuz yasak konmuş, bakamazsın, söz ederler, "Yabanın köylüsü, elin evini denetler!" derler. Onlar demese de benim gelinin demesi yeter! Dışarı çıksan gürültü, toz, kamyon sesi, ezileceğim korkusu. Daha ileri gitsen yolunu yitirirsin. Toprağa hasret kaldım kızım.
(Köyden İndim Şehire)
Köy yaşamı ile şehir yaşamının karşıtlığını, uyuşmazlığını öyküleştiren Akçam, toplumsal bir sorunu gündeme getirerek, şehirlinin köylüğü küçümseyişini de ironik bir dille anlatıyor.
Ben kırk adım boylu evlerde, meydan büyüklüğü ahırlarda yurdumun sultanıydım. Gün oldu, güneşi ben doğurdum, ben batırdım. Öyle günler oldu ki tarlada, çayırda, harman yerinde yıldızları sayarak uyudum... Oralardan koptum da bu kocamış yaşımda şeher dedikleri yerde dört duvar arasına tıkıldım. Önün masa, sandalye, ardın koltuk, sepha ıvır zıvır. Adım atamazsın, sandalye devrilir, sehpa sallanır, örtü bozulur, biblo düşer. Bir yana çıkamazsın, üstün ev, altın ev, karşın ev... Balkona atarsın özünü, daracık yer, beton kokar, is kokar, için sıkılır. Gözünü uzatamazsın, boz yapılar keser önünü. Gözlerinle okşayamazsın dağların bulutlu tepesini, koyunu, kuzuyu, çiçekli mor yaylaları! Kafesteki bir kuş gibisin. Kuştan da beter. Kuşun gözünde yasak yok, senin var. Karşında pencerelere, balkonlara karakolsuz yasak konmuş, bakamazsın, söz ederler, "Yabanın köylüsü, elin evini denetler!" derler. Onlar demese de benim gelinin demesi yeter! Dışarı çıksan gürültü, toz, kamyon sesi, ezileceğim korkusu. Daha ileri gitsen yolunu yitirirsin. Toprağa hasret kaldım kızım.
(Köyden İndim Şehire)
Yayınevimiz Dursun Akçam'ın iki kitabını, Köyden İndim Şehire ile Kafkas Kızı'nı birlikte okura sunuyor.
Köy yaşamı ile şehir yaşamının karşıtlığını, uyuşmazlığını öyküleştiren Akçam, toplumsal bir sorunu gündeme getirerek, şehirlinin köylüğü küçümseyişini de ironik bir dille anlatıyor.
Ben kırk adım boylu evlerde, meydan büyüklüğü ahırlarda yurdumun sultanıydım. Gün oldu, güneşi ben doğurdum, ben batırdım. Öyle günler oldu ki tarlada, çayırda, harman yerinde yıldızları sayarak uyudum... Oralardan koptum da bu kocamış yaşımda şeher dedikleri yerde dört duvar arasına tıkıldım. Önün masa, sandalye, ardın koltuk, sepha ıvır zıvır. Adım atamazsın, sandalye devrilir, sehpa sallanır, örtü bozulur, biblo düşer. Bir yana çıkamazsın, üstün ev, altın ev, karşın ev... Balkona atarsın özünü, daracık yer, beton kokar, is kokar, için sıkılır. Gözünü uzatamazsın, boz yapılar keser önünü. Gözlerinle okşayamazsın dağların bulutlu tepesini, koyunu, kuzuyu, çiçekli mor yaylaları! Kafesteki bir kuş gibisin. Kuştan da beter. Kuşun gözünde yasak yok, senin var. Karşında pencerelere, balkonlara karakolsuz yasak konmuş, bakamazsın, söz ederler, "Yabanın köylüsü, elin evini denetler!" derler. Onlar demese de benim gelinin demesi yeter! Dışarı çıksan gürültü, toz, kamyon sesi, ezileceğim korkusu. Daha ileri gitsen yolunu yitirirsin. Toprağa hasret kaldım kızım.
(Köyden İndim Şehire)
Köy yaşamı ile şehir yaşamının karşıtlığını, uyuşmazlığını öyküleştiren Akçam, toplumsal bir sorunu gündeme getirerek, şehirlinin köylüğü küçümseyişini de ironik bir dille anlatıyor.
Ben kırk adım boylu evlerde, meydan büyüklüğü ahırlarda yurdumun sultanıydım. Gün oldu, güneşi ben doğurdum, ben batırdım. Öyle günler oldu ki tarlada, çayırda, harman yerinde yıldızları sayarak uyudum... Oralardan koptum da bu kocamış yaşımda şeher dedikleri yerde dört duvar arasına tıkıldım. Önün masa, sandalye, ardın koltuk, sepha ıvır zıvır. Adım atamazsın, sandalye devrilir, sehpa sallanır, örtü bozulur, biblo düşer. Bir yana çıkamazsın, üstün ev, altın ev, karşın ev... Balkona atarsın özünü, daracık yer, beton kokar, is kokar, için sıkılır. Gözünü uzatamazsın, boz yapılar keser önünü. Gözlerinle okşayamazsın dağların bulutlu tepesini, koyunu, kuzuyu, çiçekli mor yaylaları! Kafesteki bir kuş gibisin. Kuştan da beter. Kuşun gözünde yasak yok, senin var. Karşında pencerelere, balkonlara karakolsuz yasak konmuş, bakamazsın, söz ederler, "Yabanın köylüsü, elin evini denetler!" derler. Onlar demese de benim gelinin demesi yeter! Dışarı çıksan gürültü, toz, kamyon sesi, ezileceğim korkusu. Daha ileri gitsen yolunu yitirirsin. Toprağa hasret kaldım kızım.
(Köyden İndim Şehire)
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 177,45 | 177,45 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.