Kutsal Metin, Otorite ve Hakikat Bilgi ve İktidar Arasında Dini Düşünce

Stok Kodu:
9786059136013
Sayfa Sayısı:
405
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2015-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
%15 indirimli
350,00TL
295,75TL
9786059136013
467911
Kutsal Metin, Otorite ve Hakikat  Bilgi ve İktidar Arasında Dini Düşünce
Kutsal Metin, Otorite ve Hakikat Bilgi ve İktidar Arasında Dini Düşünce
295.75

Söylem analizi ile ilgili olarak ifade etmekte yarar bulunan iki temel kaide söz konusudur. Çünkü bu iki kaide, elinizdeki kitapta kullanilan analitik uygulamalarin tabiatini belirleyici niteliktedir. Birinci kaide, belli bir tarihsel, kültürel ve medeniyetsel ortam içerisinde üretilmis olan söylemlerin birbirlerinden bagimsiz ya da birbirlerine “kapali” olmadiklaridir. Herhangi bir söylemin diger bir söyleme karsi uyguladigi “ötekilestirme” ve “yok etme” enstrümanlari, bu “öteki söylem”in –degisik yapisal derecelerde- söz konusu söylemin yapisi içerisindeki “mevcudiyet”i anlamina gelmektedir. Tabii ki bu durum, söz konusu öteki söylemin, ilk söylem içerisinde mantuk ve mefhum düzeyinde bütünüyle yok olmadiginin varsayilmasi ile birlikte söz konusudur, çünkü böyle bir “yokluk”, sadece söz konusu “yok etme”, “ortadan kaldirma” faaliyetinin basarili bir sekilde gerçeklestirilmesi faaliyetinden ibarettir. Buna bir de söz konusu söylemlerin büyük oranda, kendi mantuk ve mefhumlarini ve yapilarini belirleyen ortak problematik hususunda müsterek olduklarini ilave ettigimizde, öteki söylemlerden bagimsiz bir söylemden söz etmenin inceleme konusu olan söylemin sahte ve sanal bir sekilde ele alinmasina sebep olacak bir basitlestirmeden baska bir sey olmadigini anlamis oluruz. Ikinci kaide, bütün söylemlerin, söylem olmalari itibariyle esit olduklari seklindedir. Bu durumda herhangi bir söylemin hakikati tek basina kusattigini, tekelinde bulundurdugunu iddia etmek gibi bir hakki yoktur, çünkü bunu yaptigi, bu iddiayi seslendirdigi anda, aslinda kendisinin “sahte” bir söylem oldugunu belirtmis olacaktir. Belli bir toplumsal, siyasî ve tarihsel baglam içerisinde herhangi bir söylem genis bir yayilma ve hâkimiyet alani bulabilir ve bu durum onun diger söylemler üzerinde egemenlik kurmasina, onlari merkezin disina itmesine, ilgi alanlarinin ve dikkatlerin disina çikarmasina sebep olabilir. Ancak insan toplumlarin tümünü kusatan kültür tarihi bize sunu ögretmektedir ki belli bir söylemin saglamis oldugu bu türden bir hâkimiyet ve üstünlük, siyasî baskilar, toplumsal boyun egdirme faaliyetleri ve en iyi durumda sahte bir kitlesel bilinç olusturma gibi eylemler üzerinden gerçeklesmektedir. Bu nedenle söylem analizi yöntemi burada –mümkün mertebe- bazi söylemleri dinin tam orta yerine yerlestirmeye, onlari insanlara “din”in bizzat kendisi olarak sunmaya yönelik geleneksel olarak yerlesmis ve medya üzerinden propagandasi yapilarak sabitlestirilmis olan birtakim yanlis ve yaniltici etiketlere, yaftalara teslim olmaktan titizlikle uzak duracaktir. Buna ilaveten sunu ifade etmek gerekmektedir ki dinin bizzat kendisi, anlamlari baglam üzerinden yani birer söylem seklinde belirlenip ortaya çikan birtakim “metinler”in olusturdugu bir “metinler bütünü”nden baska bir sey degildir. Söylemin (dinî hitabin) kaynak olarak ilahî olmasi (ilahî kaynakli olmasi), onun tarihsel, kültürel ve toplumsal baglami içerisinde bütün problemleri ile birlikte insan dilinde somutlasan bir ilahî hitap olarak analiz edilebilir olmadigi anlamina gelmemektedir.

Söylem analizi ile ilgili olarak ifade etmekte yarar bulunan iki temel kaide söz konusudur. Çünkü bu iki kaide, elinizdeki kitapta kullanilan analitik uygulamalarin tabiatini belirleyici niteliktedir. Birinci kaide, belli bir tarihsel, kültürel ve medeniyetsel ortam içerisinde üretilmis olan söylemlerin birbirlerinden bagimsiz ya da birbirlerine “kapali” olmadiklaridir. Herhangi bir söylemin diger bir söyleme karsi uyguladigi “ötekilestirme” ve “yok etme” enstrümanlari, bu “öteki söylem”in –degisik yapisal derecelerde- söz konusu söylemin yapisi içerisindeki “mevcudiyet”i anlamina gelmektedir. Tabii ki bu durum, söz konusu öteki söylemin, ilk söylem içerisinde mantuk ve mefhum düzeyinde bütünüyle yok olmadiginin varsayilmasi ile birlikte söz konusudur, çünkü böyle bir “yokluk”, sadece söz konusu “yok etme”, “ortadan kaldirma” faaliyetinin basarili bir sekilde gerçeklestirilmesi faaliyetinden ibarettir. Buna bir de söz konusu söylemlerin büyük oranda, kendi mantuk ve mefhumlarini ve yapilarini belirleyen ortak problematik hususunda müsterek olduklarini ilave ettigimizde, öteki söylemlerden bagimsiz bir söylemden söz etmenin inceleme konusu olan söylemin sahte ve sanal bir sekilde ele alinmasina sebep olacak bir basitlestirmeden baska bir sey olmadigini anlamis oluruz. Ikinci kaide, bütün söylemlerin, söylem olmalari itibariyle esit olduklari seklindedir. Bu durumda herhangi bir söylemin hakikati tek basina kusattigini, tekelinde bulundurdugunu iddia etmek gibi bir hakki yoktur, çünkü bunu yaptigi, bu iddiayi seslendirdigi anda, aslinda kendisinin “sahte” bir söylem oldugunu belirtmis olacaktir. Belli bir toplumsal, siyasî ve tarihsel baglam içerisinde herhangi bir söylem genis bir yayilma ve hâkimiyet alani bulabilir ve bu durum onun diger söylemler üzerinde egemenlik kurmasina, onlari merkezin disina itmesine, ilgi alanlarinin ve dikkatlerin disina çikarmasina sebep olabilir. Ancak insan toplumlarin tümünü kusatan kültür tarihi bize sunu ögretmektedir ki belli bir söylemin saglamis oldugu bu türden bir hâkimiyet ve üstünlük, siyasî baskilar, toplumsal boyun egdirme faaliyetleri ve en iyi durumda sahte bir kitlesel bilinç olusturma gibi eylemler üzerinden gerçeklesmektedir. Bu nedenle söylem analizi yöntemi burada –mümkün mertebe- bazi söylemleri dinin tam orta yerine yerlestirmeye, onlari insanlara “din”in bizzat kendisi olarak sunmaya yönelik geleneksel olarak yerlesmis ve medya üzerinden propagandasi yapilarak sabitlestirilmis olan birtakim yanlis ve yaniltici etiketlere, yaftalara teslim olmaktan titizlikle uzak duracaktir. Buna ilaveten sunu ifade etmek gerekmektedir ki dinin bizzat kendisi, anlamlari baglam üzerinden yani birer söylem seklinde belirlenip ortaya çikan birtakim “metinler”in olusturdugu bir “metinler bütünü”nden baska bir sey degildir. Söylemin (dinî hitabin) kaynak olarak ilahî olmasi (ilahî kaynakli olmasi), onun tarihsel, kültürel ve toplumsal baglami içerisinde bütün problemleri ile birlikte insan dilinde somutlasan bir ilahî hitap olarak analiz edilebilir olmadigi anlamina gelmemektedir.
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 295,75    295,75   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat