Lawrence Durrellın Eserleri, Kişiliği ve Türkler

"Gerçek sürgünler diyarinin gözlerden uzak bir kösesinde toplanmis bir avuç genç doktor ve subay, yakin bir gelecekte insanliga layik bir cemiyet kurmak ümidi ve hayaliyle yasiyorduk. Eger onlar da bizi terk etselerdi yüregimiz karsiki çöller gibi kuruyacakti. Fakat tecrübesizdik. Emel yolunun dikenler ve iskencelerle dolu yokus oldugunu bilmiyorduk" bu sözleri Cami Bey, 1896'da Trablusgarp'a genç bir tegmen olarak gönderildigi zaman söylüyordu. Hakikaten de Trablusgarp'ta baslayan askeri görev, devaminda 1908 Meclisinde milletvekilligi ve ardindan baslayan I.Dünya Savasi kesintisiz ve yorucu bir yasam hikayesi... Bununla da son bulmayacak ve bu kez Mondros'la ülke isgale maruz kalinca yine Cami Bey, kendini vazifeli bilip Izmir Müdafaa-i Hukuk-i Osmaniye Cemiyeti'nin kurulusunda yer alacak, Ankara'daki Meclis'in Ilk Içisleri Bakani olacak ve sonra Roma temsilciligine atanacaktir.
Uzun süre siyasi yasamdan uzak kaldiktan sonra her defasinda engellerle karsilasacagi gazete yazarligi, siyasi parti kurma girisimi ve Insan Haklari Dernegi gibi bir dizi basarisiz girisimin önderi olacaktir. Onun hayattaki bu basarisizligini Halide Edip Adivar su cümlelerle özetler : "Cami Bey'in siyasette hiç bir zaman muvaffak olamamasi, kismen gerek Ittihat ve Terakki, hatta daha sonra milli rejimde, hiç bir ihtirasi olmamasina bagliydi. Bundan baska da, çok hassas, hareketi sevmez ve hitabetten kaçinir bir adam oldugu için, bir köseye çekilip kafasinin içinde inandigi esaslara bagli kalmayi tercih ederdi". Iste elinizdeki bu kitap, Yeni Türk Devleti'nin ilk Içisleri Bakani olan Cami Baykurt'un içerisinde yer aldigi tarihi olaylari birinci elden kaynaklara dayanarak okuyucularina sunmaktadir.