Şahende Hanım’ın Suzişli Hatıraları 1910 Cemiyet-i Hafiye Davasının Tek Kadın Sanığı

Stok Kodu:
9786053326564
Sayfa Sayısı:
280
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Kategori:
%19 indirimli
44,00TL
35,46TL
9786053326564
413734
Şahende Hanım’ın Suzişli Hatıraları  1910 Cemiyet-i Hafiye Davasının Tek Kadın Sanığı
Şahende Hanım’ın Suzişli Hatıraları 1910 Cemiyet-i Hafiye Davasının Tek Kadın Sanığı
35.46
Sene 1910... Sicak bir yaz gecesi... Genç kadin, Sultanahmet'in daracik sokaklarindan birinde, cumbali ahsap evin penceresinden dalgin bakislarla sokagi seyrediyordu. Tutuklanmisti... Digerleri sorgulanmak üzere Bekiraga Bölügü'ne gönderilirken, o “kendisine bir hürmet olarak” polis memuru Hasan Efendi'nin evinde “misafir edilecekti”.Az sonra, “pençe-yi kahrinda” esir olarak tutuldugu odada, yanindan hiç ayirmadigi defterine su satirlari yazacakti:“Semayi bile ferah görmek serefinden mahrumum” “… ne saadet hürriyet, ne büyük seref, ne âli kelime, su mukaddes söz, telaffuz edilirken bile kalp insirah buluyor.Yasasin hürriyet, yasasin, adaletle yasasin… Hürriyetin ruhu adalet olsun!..” Oysa bu satirlarin yazildigi günden iki yil önce, Sultanahmet Meydani'nda binlerce kisi büyük bir coskuyla II. Mesrutiyet'in ilanini kutlamis, hürriyete kavusmanin sevinci bir rüzgâr gibi Rumeli'den Anadolu'ya, imparatorlugun bütün tebaasina dalga dalga yayilmisti.Peki bu iki sene içinde ne olmustu da “esiri olunan” hürriyet, üç çocuklu bir Osmanli kadinini “esir almisti”?Ittihat ve Terakki döneminin en önemli siyasi davalarindan “Cemiyet-i Hafiye Davasi”nin tek kadin sanigi Sahende Hanim'in “hayat-i nisvaniyeti üzerinde pek sûzisli bir hatira birakan muamele-yi tevkif” günlerini kaydettigi bu defter, tarihimizin bu olaganüstü dönemine taniklik ediyor.
Sene 1910... Sicak bir yaz gecesi... Genç kadin, Sultanahmet'in daracik sokaklarindan birinde, cumbali ahsap evin penceresinden dalgin bakislarla sokagi seyrediyordu. Tutuklanmisti... Digerleri sorgulanmak üzere Bekiraga Bölügü'ne gönderilirken, o “kendisine bir hürmet olarak” polis memuru Hasan Efendi'nin evinde “misafir edilecekti”.Az sonra, “pençe-yi kahrinda” esir olarak tutuldugu odada, yanindan hiç ayirmadigi defterine su satirlari yazacakti:“Semayi bile ferah görmek serefinden mahrumum” “… ne saadet hürriyet, ne büyük seref, ne âli kelime, su mukaddes söz, telaffuz edilirken bile kalp insirah buluyor.Yasasin hürriyet, yasasin, adaletle yasasin… Hürriyetin ruhu adalet olsun!..” Oysa bu satirlarin yazildigi günden iki yil önce, Sultanahmet Meydani'nda binlerce kisi büyük bir coskuyla II. Mesrutiyet'in ilanini kutlamis, hürriyete kavusmanin sevinci bir rüzgâr gibi Rumeli'den Anadolu'ya, imparatorlugun bütün tebaasina dalga dalga yayilmisti.Peki bu iki sene içinde ne olmustu da “esiri olunan” hürriyet, üç çocuklu bir Osmanli kadinini “esir almisti”?Ittihat ve Terakki döneminin en önemli siyasi davalarindan “Cemiyet-i Hafiye Davasi”nin tek kadin sanigi Sahende Hanim'in “hayat-i nisvaniyeti üzerinde pek sûzisli bir hatira birakan muamele-yi tevkif” günlerini kaydettigi bu defter, tarihimizin bu olaganüstü dönemine taniklik ediyor.
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 35,46    35,46   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat