9786055159054
436555
https://www.merkezkitabevi.com/sanat-ve-cokluk
Sanat ve Çokluk
69.60
O sira önüme koydugum mesele, bana tamamiyla kapitalist üretim tarzi tarafindan ezilmis görünen bir toplum algisindan çikmakti. Etrafimdaki toplum bana bir metalar yigini, paranin ya da finans mekanizmalarinin birbirleriyle ikame edilebilir kildigi bir soyut degerler yigini gibi görünüyordu; tek tarafli baglarin içinde yassilasmis, gerilimleri adeta yürürlükten kaldirilmis bir kapitalist dünya. Bu kapitalist dünyada artik dogal olan, yani sanayi-öncesi olan ve imal edilmis olmayan hiçbir sey bulamiyordum. Marksizm, metalarin degisim degerini kullanim degerlerinden ayirir: Tahakküm sistemlerine ve sömürü yöntemlerine ragmen ayni zamanda degisimi de kiymetlendiren su kullanim degeri –hos, su kullanim degerinin, en küçük bir izini dahi bulamiyordum. Dünya tamamiyla seylesmis, soyut hale gelmisti: Sanat böyle bir durumda hangi anlama sahip olabilirdi? Bu gerçeklik içinde sanatsal üretim, alternatif yaratim, gerçegin yeniden icadi süreçleri neler olabilirdi? Bu algi basitçe felsefi degil, ayni zamanda politikti de.Mutlak içkinlik tarafindan fethedilmis bir dünyada sanat yapitlarinin var olmayi sürdürmesi nasil mümkündür? Sanat yapitlarinda her zaman askin bir sey var gibi ama biliyoruz ki askinlik artik yok; Tanri öldü.Tanri yalnizca ölmüs degildi, cesedinin gölgesi hayatlarimizin ve ifade kabiliyetimizin üzerinde yayiliyordu. Daha da kötüsü, bu savas boyunca, Tanri iki tarafta da görünüyor; kendisini yikici bir güç, fanatizmin temsili veya her biri Baska'nin varolusuna tahammül edemeyen kibirli kimlikler dizisinin bir fonksiyonu olarak sunuyordu. Bunun dönüp dolasip nereye geldigini biliyoruz: Modern tarih içinde, kendisini insanin sanati olarak gelistiren bir teknik var; ve bu teknigin bagrinda, bir hakikat arayisi var, insanin hakikatinin oldugu kadar doganin hakikatinin de arayisi.
O sira önüme koydugum mesele, bana tamamiyla kapitalist üretim tarzi tarafindan ezilmis görünen bir toplum algisindan çikmakti. Etrafimdaki toplum bana bir metalar yigini, paranin ya da finans mekanizmalarinin birbirleriyle ikame edilebilir kildigi bir soyut degerler yigini gibi görünüyordu; tek tarafli baglarin içinde yassilasmis, gerilimleri adeta yürürlükten kaldirilmis bir kapitalist dünya. Bu kapitalist dünyada artik dogal olan, yani sanayi-öncesi olan ve imal edilmis olmayan hiçbir sey bulamiyordum. Marksizm, metalarin degisim degerini kullanim degerlerinden ayirir: Tahakküm sistemlerine ve sömürü yöntemlerine ragmen ayni zamanda degisimi de kiymetlendiren su kullanim degeri –hos, su kullanim degerinin, en küçük bir izini dahi bulamiyordum. Dünya tamamiyla seylesmis, soyut hale gelmisti: Sanat böyle bir durumda hangi anlama sahip olabilirdi? Bu gerçeklik içinde sanatsal üretim, alternatif yaratim, gerçegin yeniden icadi süreçleri neler olabilirdi? Bu algi basitçe felsefi degil, ayni zamanda politikti de.Mutlak içkinlik tarafindan fethedilmis bir dünyada sanat yapitlarinin var olmayi sürdürmesi nasil mümkündür? Sanat yapitlarinda her zaman askin bir sey var gibi ama biliyoruz ki askinlik artik yok; Tanri öldü.Tanri yalnizca ölmüs degildi, cesedinin gölgesi hayatlarimizin ve ifade kabiliyetimizin üzerinde yayiliyordu. Daha da kötüsü, bu savas boyunca, Tanri iki tarafta da görünüyor; kendisini yikici bir güç, fanatizmin temsili veya her biri Baska'nin varolusuna tahammül edemeyen kibirli kimlikler dizisinin bir fonksiyonu olarak sunuyordu. Bunun dönüp dolasip nereye geldigini biliyoruz: Modern tarih içinde, kendisini insanin sanati olarak gelistiren bir teknik var; ve bu teknigin bagrinda, bir hakikat arayisi var, insanin hakikatinin oldugu kadar doganin hakikatinin de arayisi.
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 69,60 | 69,60 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.