Saraydan Sokağa Oyun

Insanin oldugu her yerde, insanin oldugu her zamanda oyunlar oynandi. Insana ait hangi eylemin oyun içinde karsilasilamaz bir olgu oldugunu söyleyebiliriz. Kendi kendimize oynadik. Takimlar halinde oynadik. Rakip olduk. Ekip olduk. Nesneler ürettik, adina oyuncak dedik. Bir küçük masum kürenin ardinda yillarca ve milyonlarca kosturduk. Padisah kizlari da bebeklerine elbise dikti, sokak kizlari da… Oynarken kurdugumuz mekanlar gerçegin en fazla ortaya döküldügü sahneler oldu. Yasadigimiz mekanlari oyun mekanlarina, oyun mekanlarini yasam mekanlarina dönüstürdük.Oyun oynamayi küçümsemeyi de ihmal etmedik. Azizlere çocukken oyun oynamis olmayi yakistiramadik. Vakit kaybi olarak gördügümüz oyunun ne kadar önemli bir insan eylemi oldugunu, insani nasil biçimlendirdigini ve kültürel yapilarin olusumunu ne denli güçlü etkiledigini fark ettik sonunda. Yerlesik düzenlerin ciddiyet maskelerini çikaran ve genellikle elestirel olan oyun dünyasinin nasil güçlü seçenekler yarattigini da fark ettik.Bu kitap insan yasami üzerinde bu denli etkili olan oyun süreçlerini farkli çerçevelerde ele alan on bir yazarin metinlerinden olusuyor. Kültürün temel ögelerinden biri olarak görülen oyun kavrami araciligi ile insana dair farkli bakis açilarini yakalamaya çalisiyor.