9786054511754
427311
https://www.merkezkitabevi.com/sessiz-sinema
Sessiz Sinema
42.48
Viktorya öyküleri olarak baslayip yirminci yüzyilin ilk yillarinda, yeni sanat ve gelisen bir endüstri olarak isaret edilen sinema, zamanla kendi basina tamamen ayri bir sanat dali haline geldi. Birçok kisi sinemanin yirminci yüzyila damgasini vuran sanat dali oldugunu iddia eder. On dokuzuncu yüzyilin son otuz yili ile sesin filmle bulustugu 1929 yili arasindaki zaman dilimi, sinema sanatinda büyük teknolojik ve estetik degisimlere sahne olmustur. Sonuçta ise, filmin apayri bir biçim olarak öne çiktigi, sessiz sinema çagi olusmus; yönetmen ve oyuncular birlikte çalisarak sanatsal kistaslari birlikte degistirmislerdir. 1927'de The Jazz Singer filmi ise, Al Johnson'un o ölümsüz “Daha hiçbir sey duymadiniz” sözleriyle bu dönemi essiz bir sekilde sona erdirir.Hareketli görüntüler olusturmayi amaçlayan teknolojik deneyler, ilk olarak Avrupa'nin her yerinde birçok kisiyi pesinden sürükledikten sonra hizla, maddi olarak sömürülebilecek yeni bir iletisim aracinin gelistigini fark eden ticari olusumlarin ilgi odagi olur. Sinema ilk günlerinden beri sinema ve ticaret arasinda gidip gelmistir. Seyircilere, kaydettigi “gerçekligi” yeniden yansitmaktan öteye geçemeyen ilk filmler çok basit yapidaydi; fakat montaj, hareketli kameralar, stüdyo ve gerçek mekân çekimleri gibi yaratici teknikler olustukça, sinema da karmasiklasti. Zamanla bir film seyirci toplulugu da olustu ve vodvil günleri artik sayiliydi; yaratici ve elestirel bir topluluk, sinematik esitligin yapim tarafinda bir araya geldi. Sinema tarihine baktigimizda, eglence sektöründe çalisan birçok kisinin sanatin biçimsel gelisimi ve teknolojik yeniliklerine çokça katkida bulundugunu görürüz. Bildigimiz anlamda “sinemayi” tek kisinin icat ettigini söyleyemeyiz; fakat Georges Mélies, D.W. Griffith, Cecil B. DeMille ve Charlie Chaplin gibi yetenekli insanlarin, biçimin sinirlarini genislettikleri bir gerçek.
Viktorya öyküleri olarak baslayip yirminci yüzyilin ilk yillarinda, yeni sanat ve gelisen bir endüstri olarak isaret edilen sinema, zamanla kendi basina tamamen ayri bir sanat dali haline geldi. Birçok kisi sinemanin yirminci yüzyila damgasini vuran sanat dali oldugunu iddia eder. On dokuzuncu yüzyilin son otuz yili ile sesin filmle bulustugu 1929 yili arasindaki zaman dilimi, sinema sanatinda büyük teknolojik ve estetik degisimlere sahne olmustur. Sonuçta ise, filmin apayri bir biçim olarak öne çiktigi, sessiz sinema çagi olusmus; yönetmen ve oyuncular birlikte çalisarak sanatsal kistaslari birlikte degistirmislerdir. 1927'de The Jazz Singer filmi ise, Al Johnson'un o ölümsüz “Daha hiçbir sey duymadiniz” sözleriyle bu dönemi essiz bir sekilde sona erdirir.Hareketli görüntüler olusturmayi amaçlayan teknolojik deneyler, ilk olarak Avrupa'nin her yerinde birçok kisiyi pesinden sürükledikten sonra hizla, maddi olarak sömürülebilecek yeni bir iletisim aracinin gelistigini fark eden ticari olusumlarin ilgi odagi olur. Sinema ilk günlerinden beri sinema ve ticaret arasinda gidip gelmistir. Seyircilere, kaydettigi “gerçekligi” yeniden yansitmaktan öteye geçemeyen ilk filmler çok basit yapidaydi; fakat montaj, hareketli kameralar, stüdyo ve gerçek mekân çekimleri gibi yaratici teknikler olustukça, sinema da karmasiklasti. Zamanla bir film seyirci toplulugu da olustu ve vodvil günleri artik sayiliydi; yaratici ve elestirel bir topluluk, sinematik esitligin yapim tarafinda bir araya geldi. Sinema tarihine baktigimizda, eglence sektöründe çalisan birçok kisinin sanatin biçimsel gelisimi ve teknolojik yeniliklerine çokça katkida bulundugunu görürüz. Bildigimiz anlamda “sinemayi” tek kisinin icat ettigini söyleyemeyiz; fakat Georges Mélies, D.W. Griffith, Cecil B. DeMille ve Charlie Chaplin gibi yetenekli insanlarin, biçimin sinirlarini genislettikleri bir gerçek.
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 42,48 | 42,48 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.