9786254085970
485479
https://www.merkezkitabevi.com/tahra-beyin-akillara-durgunluk-veren-maceralari
Tahra Bey'in Akıllara Durgunluk Veren Maceraları
78.00
“EVDE YALNIZSANIZ RADYO DİNLEMEYİN! Bu gece ünlü Profesör Tahra Bey radyo dalgalarıyla hipnoz edecek”
(Liberation, 15 Nisan 1948)
Siyah sakallı, iri, delici gözleri ve pırıl pırıl bir Renault'su olan bir adam İtalya'yı baştan sona arabayla geziyor, en pahalı otellerde kalıyor ve her akşam sahnede beyaz ipek bir elbiseyle gömülüyor. Bu adam Mısırlı fakir Tahra Bey'dir.
(Der Spiegel, 18 Mayıs 1949)
“Mısırlı fakir, Paris'i salladı, muhtemelen bu kış Londra tarikiyle New York'a ulaşacak. Bütün Paris geçtiğimiz temmuz “fakirlemişti”. Tahra Bey'e onları ziyaret etmesi için ödeme yapacak kadar zengin olan Deauville gibi Fransız tatil köyleri de öyle.”
(New York Times, 18 Ekim 1925)
“Tam da herkes onu tanrılaştırmış, Tahrabeyizm ile sarhoş olmuş bir gazete halkı sömürüye yatkın hale getirmiş ve toplumu kirletmiş olduğu bir sırada Tahra Bey hadisesinde çıtayı yükseltme şerefine nail oldum (…) Tahra Bey olayının açık bir dolandırıcılık olayı olduğu inkâr edilemez. Onun bir değil, binlerce kurbanı vardır.”
(Mario Melo, Jornal Pequene, 18 Mayıs 1933)
“Bir müddet Paris halkını eğlendirmiş fakat sonra kendisinin adi bir göz boyayıcı olduğu, fakirlikte büyük mahareti olmadığı ilan edilmiştir.”
(Haber Gazetesi, 5 Eylül 1938)
“Tahra Bey bir fakir midir? Hayır o bir illüzyonisttir”
(Paul Heuze, Le Petit Parisien, 12 Aralık 1928)
Tahra Bey'in öyküsü uluslararası bir düzenbazın, arkasından binlerce safdili koşturan maharetli bir sihirbazın öyküsüdür. Onun -muhtemelen kurgusal- hayat hikayesinde kimler yoktur ki? Krallar, generaller, diktatörler, başbakanlar, prensesler, fakirler, dervişler, rahipler onun ya kurbanı ya ortağı olarak karşımıza çıkarlar. Tahra Bey bu yolda Kıptî, Ermeni, Türk, Mısırlı gibi bin bir surete bürünür. Atina'da, Paris'te, Londra'da, Kahire'de, Sao Paulo'da, İzmir'de bir görünüp bir kaybolan bu esrarengiz adam kâh vücuduna hançer saplar, kâh çivili yatak üzerinde yatar, kâh iradi olarak kalbini durdurup, kendini canlı canlı gömdürür. Bu muazzam yeteneklerini kullanma şekli dikkat çekicidir. Tahra Bey, kendi icadı olan “tahraizm” metotlarıyla, modern kişisel gelişimcilerin pirlerinden sayılsa sezadır.
Bu kitapta iki dünya harbi arasında yaşam mücadelesi veren bu zeki adamın şaibelerle dolu hayatını okuyacaksınız.
(Liberation, 15 Nisan 1948)
Siyah sakallı, iri, delici gözleri ve pırıl pırıl bir Renault'su olan bir adam İtalya'yı baştan sona arabayla geziyor, en pahalı otellerde kalıyor ve her akşam sahnede beyaz ipek bir elbiseyle gömülüyor. Bu adam Mısırlı fakir Tahra Bey'dir.
(Der Spiegel, 18 Mayıs 1949)
“Mısırlı fakir, Paris'i salladı, muhtemelen bu kış Londra tarikiyle New York'a ulaşacak. Bütün Paris geçtiğimiz temmuz “fakirlemişti”. Tahra Bey'e onları ziyaret etmesi için ödeme yapacak kadar zengin olan Deauville gibi Fransız tatil köyleri de öyle.”
(New York Times, 18 Ekim 1925)
“Tam da herkes onu tanrılaştırmış, Tahrabeyizm ile sarhoş olmuş bir gazete halkı sömürüye yatkın hale getirmiş ve toplumu kirletmiş olduğu bir sırada Tahra Bey hadisesinde çıtayı yükseltme şerefine nail oldum (…) Tahra Bey olayının açık bir dolandırıcılık olayı olduğu inkâr edilemez. Onun bir değil, binlerce kurbanı vardır.”
(Mario Melo, Jornal Pequene, 18 Mayıs 1933)
“Bir müddet Paris halkını eğlendirmiş fakat sonra kendisinin adi bir göz boyayıcı olduğu, fakirlikte büyük mahareti olmadığı ilan edilmiştir.”
(Haber Gazetesi, 5 Eylül 1938)
“Tahra Bey bir fakir midir? Hayır o bir illüzyonisttir”
(Paul Heuze, Le Petit Parisien, 12 Aralık 1928)
Tahra Bey'in öyküsü uluslararası bir düzenbazın, arkasından binlerce safdili koşturan maharetli bir sihirbazın öyküsüdür. Onun -muhtemelen kurgusal- hayat hikayesinde kimler yoktur ki? Krallar, generaller, diktatörler, başbakanlar, prensesler, fakirler, dervişler, rahipler onun ya kurbanı ya ortağı olarak karşımıza çıkarlar. Tahra Bey bu yolda Kıptî, Ermeni, Türk, Mısırlı gibi bin bir surete bürünür. Atina'da, Paris'te, Londra'da, Kahire'de, Sao Paulo'da, İzmir'de bir görünüp bir kaybolan bu esrarengiz adam kâh vücuduna hançer saplar, kâh çivili yatak üzerinde yatar, kâh iradi olarak kalbini durdurup, kendini canlı canlı gömdürür. Bu muazzam yeteneklerini kullanma şekli dikkat çekicidir. Tahra Bey, kendi icadı olan “tahraizm” metotlarıyla, modern kişisel gelişimcilerin pirlerinden sayılsa sezadır.
Bu kitapta iki dünya harbi arasında yaşam mücadelesi veren bu zeki adamın şaibelerle dolu hayatını okuyacaksınız.
“EVDE YALNIZSANIZ RADYO DİNLEMEYİN! Bu gece ünlü Profesör Tahra Bey radyo dalgalarıyla hipnoz edecek”
(Liberation, 15 Nisan 1948)
Siyah sakallı, iri, delici gözleri ve pırıl pırıl bir Renault'su olan bir adam İtalya'yı baştan sona arabayla geziyor, en pahalı otellerde kalıyor ve her akşam sahnede beyaz ipek bir elbiseyle gömülüyor. Bu adam Mısırlı fakir Tahra Bey'dir.
(Der Spiegel, 18 Mayıs 1949)
“Mısırlı fakir, Paris'i salladı, muhtemelen bu kış Londra tarikiyle New York'a ulaşacak. Bütün Paris geçtiğimiz temmuz “fakirlemişti”. Tahra Bey'e onları ziyaret etmesi için ödeme yapacak kadar zengin olan Deauville gibi Fransız tatil köyleri de öyle.”
(New York Times, 18 Ekim 1925)
“Tam da herkes onu tanrılaştırmış, Tahrabeyizm ile sarhoş olmuş bir gazete halkı sömürüye yatkın hale getirmiş ve toplumu kirletmiş olduğu bir sırada Tahra Bey hadisesinde çıtayı yükseltme şerefine nail oldum (…) Tahra Bey olayının açık bir dolandırıcılık olayı olduğu inkâr edilemez. Onun bir değil, binlerce kurbanı vardır.”
(Mario Melo, Jornal Pequene, 18 Mayıs 1933)
“Bir müddet Paris halkını eğlendirmiş fakat sonra kendisinin adi bir göz boyayıcı olduğu, fakirlikte büyük mahareti olmadığı ilan edilmiştir.”
(Haber Gazetesi, 5 Eylül 1938)
“Tahra Bey bir fakir midir? Hayır o bir illüzyonisttir”
(Paul Heuze, Le Petit Parisien, 12 Aralık 1928)
Tahra Bey'in öyküsü uluslararası bir düzenbazın, arkasından binlerce safdili koşturan maharetli bir sihirbazın öyküsüdür. Onun -muhtemelen kurgusal- hayat hikayesinde kimler yoktur ki? Krallar, generaller, diktatörler, başbakanlar, prensesler, fakirler, dervişler, rahipler onun ya kurbanı ya ortağı olarak karşımıza çıkarlar. Tahra Bey bu yolda Kıptî, Ermeni, Türk, Mısırlı gibi bin bir surete bürünür. Atina'da, Paris'te, Londra'da, Kahire'de, Sao Paulo'da, İzmir'de bir görünüp bir kaybolan bu esrarengiz adam kâh vücuduna hançer saplar, kâh çivili yatak üzerinde yatar, kâh iradi olarak kalbini durdurup, kendini canlı canlı gömdürür. Bu muazzam yeteneklerini kullanma şekli dikkat çekicidir. Tahra Bey, kendi icadı olan “tahraizm” metotlarıyla, modern kişisel gelişimcilerin pirlerinden sayılsa sezadır.
Bu kitapta iki dünya harbi arasında yaşam mücadelesi veren bu zeki adamın şaibelerle dolu hayatını okuyacaksınız.
(Liberation, 15 Nisan 1948)
Siyah sakallı, iri, delici gözleri ve pırıl pırıl bir Renault'su olan bir adam İtalya'yı baştan sona arabayla geziyor, en pahalı otellerde kalıyor ve her akşam sahnede beyaz ipek bir elbiseyle gömülüyor. Bu adam Mısırlı fakir Tahra Bey'dir.
(Der Spiegel, 18 Mayıs 1949)
“Mısırlı fakir, Paris'i salladı, muhtemelen bu kış Londra tarikiyle New York'a ulaşacak. Bütün Paris geçtiğimiz temmuz “fakirlemişti”. Tahra Bey'e onları ziyaret etmesi için ödeme yapacak kadar zengin olan Deauville gibi Fransız tatil köyleri de öyle.”
(New York Times, 18 Ekim 1925)
“Tam da herkes onu tanrılaştırmış, Tahrabeyizm ile sarhoş olmuş bir gazete halkı sömürüye yatkın hale getirmiş ve toplumu kirletmiş olduğu bir sırada Tahra Bey hadisesinde çıtayı yükseltme şerefine nail oldum (…) Tahra Bey olayının açık bir dolandırıcılık olayı olduğu inkâr edilemez. Onun bir değil, binlerce kurbanı vardır.”
(Mario Melo, Jornal Pequene, 18 Mayıs 1933)
“Bir müddet Paris halkını eğlendirmiş fakat sonra kendisinin adi bir göz boyayıcı olduğu, fakirlikte büyük mahareti olmadığı ilan edilmiştir.”
(Haber Gazetesi, 5 Eylül 1938)
“Tahra Bey bir fakir midir? Hayır o bir illüzyonisttir”
(Paul Heuze, Le Petit Parisien, 12 Aralık 1928)
Tahra Bey'in öyküsü uluslararası bir düzenbazın, arkasından binlerce safdili koşturan maharetli bir sihirbazın öyküsüdür. Onun -muhtemelen kurgusal- hayat hikayesinde kimler yoktur ki? Krallar, generaller, diktatörler, başbakanlar, prensesler, fakirler, dervişler, rahipler onun ya kurbanı ya ortağı olarak karşımıza çıkarlar. Tahra Bey bu yolda Kıptî, Ermeni, Türk, Mısırlı gibi bin bir surete bürünür. Atina'da, Paris'te, Londra'da, Kahire'de, Sao Paulo'da, İzmir'de bir görünüp bir kaybolan bu esrarengiz adam kâh vücuduna hançer saplar, kâh çivili yatak üzerinde yatar, kâh iradi olarak kalbini durdurup, kendini canlı canlı gömdürür. Bu muazzam yeteneklerini kullanma şekli dikkat çekicidir. Tahra Bey, kendi icadı olan “tahraizm” metotlarıyla, modern kişisel gelişimcilerin pirlerinden sayılsa sezadır.
Bu kitapta iki dünya harbi arasında yaşam mücadelesi veren bu zeki adamın şaibelerle dolu hayatını okuyacaksınız.
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 78,00 | 78,00 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.