9786059114493
467263
https://www.merkezkitabevi.com/tarihbozumu
Tarihbozumu
204.75
Toplumların oluşumunda ve devamlılığında ortak tarih anlayışının önemi nedir? Toplumların kültürel, ahlaki, dinî ve siyasi birliktelikleri, tarihlerinin oluşumuna nasıl etki ederler? Tarih anlatılarının meşruiyet temelleri nelerdir?
Toplumsal ortaklıkların ve tarih bilincinin bitmesiyle ortaya çıkar tarihbozumu. Tarih bozumunun ortaya çıkmasında küreselleşmenin etkileri nelerdir? Tarih oluşturacak malzemeden bir “ortak tarih”in oluşabilmesi için her şeyden önce bugünün insanlarında bir ortaklık kurma iradesinin oluşması gerekir. Eğer insan gruplarının birbirleriyle münasebetlerini temellendirebildikleri, bir aradalıklarını belli bir geçmişe ve hukuka dayandırabildikleri ortaklık hissi ve iradeleri yoksa ortak tarih kendiliğinden silinir. Bu irade oluştuğunda ise ortak tarih kendiliğinden oluşur. Tarih bir ortaklık işiyse birbirleriyle bir ortaklık hissetmeyen insanların tarihlerinden de söz edilemez.
İnsanların ortaklık hissettikleri alanların azlığı aynı zamanda herhangi bir tarih olasılığının da tükenişine işaret eder. Korkarız ki bu olasılık, günden güne yoğunlaşan parçalanmışlık, çözülme ve dağılma duygularının yaygınlığı ölçüsünde bir kâbus hâline gelmektedir. İnsanların herhangi bir tarih anlamında bir tarihin tükenişinden, bir tarihbozumundan bahsedebiliriz. Bunda yaşandığı söylenen ve günden gün etkisini de hissettiren küreselleşmenin zamansallık yerine mekânsallığa dayalı işleyişinin etkisi olduğu söylenemez mi? Olabilir. Ancak değişmeyen bir şey var ki, tarih ve tarihsellik anlatıları aracılığıyla tedavülde dolaşan milletlerarası hiyerarşiler ve hegemonya ilişkilerinin yerini küresel dünyanın örgütlenme biçimi almıştır. Dün tarih galiplerin tarihiydi, bugün dünya (globe), egemenlerin dünyası olmayı sürdürüyor.
Tarih anlatılarının en önemli kaynağı olan ulus-devletlerin fiilî varlıkları olmasa bile meşruiyet dayanaklarının aşınmasına ilk etapta daha tikel ve mikro tarih anlatılarının ikame edilmesi eşlik etti; ama bu ikame kalıcı olamazdı. Tarih anlatısına yapılan itirazlar, belli bir tarih anlatısına duyulan kuşkuları sanılandan fazla derinleştirerek, herhangi bir tarih anlatısının tutunabilme zeminlerini yok etmiş görünüyor. Bütün bu gelişmeler tarih anlatılarının bozulmasına yol açıyorsa da bu tarihbozumuna bir özgürleşim umudu eşlik etmiyor. Sonuçta tarihin bozumu, aynı zamanda toplumsallığın da bozumuna delalet ediyor
Toplumsal ortaklıkların ve tarih bilincinin bitmesiyle ortaya çıkar tarihbozumu. Tarih bozumunun ortaya çıkmasında küreselleşmenin etkileri nelerdir? Tarih oluşturacak malzemeden bir “ortak tarih”in oluşabilmesi için her şeyden önce bugünün insanlarında bir ortaklık kurma iradesinin oluşması gerekir. Eğer insan gruplarının birbirleriyle münasebetlerini temellendirebildikleri, bir aradalıklarını belli bir geçmişe ve hukuka dayandırabildikleri ortaklık hissi ve iradeleri yoksa ortak tarih kendiliğinden silinir. Bu irade oluştuğunda ise ortak tarih kendiliğinden oluşur. Tarih bir ortaklık işiyse birbirleriyle bir ortaklık hissetmeyen insanların tarihlerinden de söz edilemez.
İnsanların ortaklık hissettikleri alanların azlığı aynı zamanda herhangi bir tarih olasılığının da tükenişine işaret eder. Korkarız ki bu olasılık, günden güne yoğunlaşan parçalanmışlık, çözülme ve dağılma duygularının yaygınlığı ölçüsünde bir kâbus hâline gelmektedir. İnsanların herhangi bir tarih anlamında bir tarihin tükenişinden, bir tarihbozumundan bahsedebiliriz. Bunda yaşandığı söylenen ve günden gün etkisini de hissettiren küreselleşmenin zamansallık yerine mekânsallığa dayalı işleyişinin etkisi olduğu söylenemez mi? Olabilir. Ancak değişmeyen bir şey var ki, tarih ve tarihsellik anlatıları aracılığıyla tedavülde dolaşan milletlerarası hiyerarşiler ve hegemonya ilişkilerinin yerini küresel dünyanın örgütlenme biçimi almıştır. Dün tarih galiplerin tarihiydi, bugün dünya (globe), egemenlerin dünyası olmayı sürdürüyor.
Tarih anlatılarının en önemli kaynağı olan ulus-devletlerin fiilî varlıkları olmasa bile meşruiyet dayanaklarının aşınmasına ilk etapta daha tikel ve mikro tarih anlatılarının ikame edilmesi eşlik etti; ama bu ikame kalıcı olamazdı. Tarih anlatısına yapılan itirazlar, belli bir tarih anlatısına duyulan kuşkuları sanılandan fazla derinleştirerek, herhangi bir tarih anlatısının tutunabilme zeminlerini yok etmiş görünüyor. Bütün bu gelişmeler tarih anlatılarının bozulmasına yol açıyorsa da bu tarihbozumuna bir özgürleşim umudu eşlik etmiyor. Sonuçta tarihin bozumu, aynı zamanda toplumsallığın da bozumuna delalet ediyor
Toplumların oluşumunda ve devamlılığında ortak tarih anlayışının önemi nedir? Toplumların kültürel, ahlaki, dinî ve siyasi birliktelikleri, tarihlerinin oluşumuna nasıl etki ederler? Tarih anlatılarının meşruiyet temelleri nelerdir?
Toplumsal ortaklıkların ve tarih bilincinin bitmesiyle ortaya çıkar tarihbozumu. Tarih bozumunun ortaya çıkmasında küreselleşmenin etkileri nelerdir? Tarih oluşturacak malzemeden bir “ortak tarih”in oluşabilmesi için her şeyden önce bugünün insanlarında bir ortaklık kurma iradesinin oluşması gerekir. Eğer insan gruplarının birbirleriyle münasebetlerini temellendirebildikleri, bir aradalıklarını belli bir geçmişe ve hukuka dayandırabildikleri ortaklık hissi ve iradeleri yoksa ortak tarih kendiliğinden silinir. Bu irade oluştuğunda ise ortak tarih kendiliğinden oluşur. Tarih bir ortaklık işiyse birbirleriyle bir ortaklık hissetmeyen insanların tarihlerinden de söz edilemez.
İnsanların ortaklık hissettikleri alanların azlığı aynı zamanda herhangi bir tarih olasılığının da tükenişine işaret eder. Korkarız ki bu olasılık, günden güne yoğunlaşan parçalanmışlık, çözülme ve dağılma duygularının yaygınlığı ölçüsünde bir kâbus hâline gelmektedir. İnsanların herhangi bir tarih anlamında bir tarihin tükenişinden, bir tarihbozumundan bahsedebiliriz. Bunda yaşandığı söylenen ve günden gün etkisini de hissettiren küreselleşmenin zamansallık yerine mekânsallığa dayalı işleyişinin etkisi olduğu söylenemez mi? Olabilir. Ancak değişmeyen bir şey var ki, tarih ve tarihsellik anlatıları aracılığıyla tedavülde dolaşan milletlerarası hiyerarşiler ve hegemonya ilişkilerinin yerini küresel dünyanın örgütlenme biçimi almıştır. Dün tarih galiplerin tarihiydi, bugün dünya (globe), egemenlerin dünyası olmayı sürdürüyor.
Tarih anlatılarının en önemli kaynağı olan ulus-devletlerin fiilî varlıkları olmasa bile meşruiyet dayanaklarının aşınmasına ilk etapta daha tikel ve mikro tarih anlatılarının ikame edilmesi eşlik etti; ama bu ikame kalıcı olamazdı. Tarih anlatısına yapılan itirazlar, belli bir tarih anlatısına duyulan kuşkuları sanılandan fazla derinleştirerek, herhangi bir tarih anlatısının tutunabilme zeminlerini yok etmiş görünüyor. Bütün bu gelişmeler tarih anlatılarının bozulmasına yol açıyorsa da bu tarihbozumuna bir özgürleşim umudu eşlik etmiyor. Sonuçta tarihin bozumu, aynı zamanda toplumsallığın da bozumuna delalet ediyor
Toplumsal ortaklıkların ve tarih bilincinin bitmesiyle ortaya çıkar tarihbozumu. Tarih bozumunun ortaya çıkmasında küreselleşmenin etkileri nelerdir? Tarih oluşturacak malzemeden bir “ortak tarih”in oluşabilmesi için her şeyden önce bugünün insanlarında bir ortaklık kurma iradesinin oluşması gerekir. Eğer insan gruplarının birbirleriyle münasebetlerini temellendirebildikleri, bir aradalıklarını belli bir geçmişe ve hukuka dayandırabildikleri ortaklık hissi ve iradeleri yoksa ortak tarih kendiliğinden silinir. Bu irade oluştuğunda ise ortak tarih kendiliğinden oluşur. Tarih bir ortaklık işiyse birbirleriyle bir ortaklık hissetmeyen insanların tarihlerinden de söz edilemez.
İnsanların ortaklık hissettikleri alanların azlığı aynı zamanda herhangi bir tarih olasılığının da tükenişine işaret eder. Korkarız ki bu olasılık, günden güne yoğunlaşan parçalanmışlık, çözülme ve dağılma duygularının yaygınlığı ölçüsünde bir kâbus hâline gelmektedir. İnsanların herhangi bir tarih anlamında bir tarihin tükenişinden, bir tarihbozumundan bahsedebiliriz. Bunda yaşandığı söylenen ve günden gün etkisini de hissettiren küreselleşmenin zamansallık yerine mekânsallığa dayalı işleyişinin etkisi olduğu söylenemez mi? Olabilir. Ancak değişmeyen bir şey var ki, tarih ve tarihsellik anlatıları aracılığıyla tedavülde dolaşan milletlerarası hiyerarşiler ve hegemonya ilişkilerinin yerini küresel dünyanın örgütlenme biçimi almıştır. Dün tarih galiplerin tarihiydi, bugün dünya (globe), egemenlerin dünyası olmayı sürdürüyor.
Tarih anlatılarının en önemli kaynağı olan ulus-devletlerin fiilî varlıkları olmasa bile meşruiyet dayanaklarının aşınmasına ilk etapta daha tikel ve mikro tarih anlatılarının ikame edilmesi eşlik etti; ama bu ikame kalıcı olamazdı. Tarih anlatısına yapılan itirazlar, belli bir tarih anlatısına duyulan kuşkuları sanılandan fazla derinleştirerek, herhangi bir tarih anlatısının tutunabilme zeminlerini yok etmiş görünüyor. Bütün bu gelişmeler tarih anlatılarının bozulmasına yol açıyorsa da bu tarihbozumuna bir özgürleşim umudu eşlik etmiyor. Sonuçta tarihin bozumu, aynı zamanda toplumsallığın da bozumuna delalet ediyor
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 204,75 | 204,75 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.