9786254085475
485446
https://www.merkezkitabevi.com/turk-topculugunun-abcsi
Türk Topçuluğunun ABC'si
288.60
Barut Avrupa'nın icadı değildir fakat Avrupa ve Batı dünyasının icadı barutun gücü sayesinde olmuştur. XIV. yüzyılın sonunda ortaya çıkan ilk ateşli silahlar XVI. yüzyıla gelindiğinde tamamen sistemleşti ve Avrupa'nın okyanus ötelerini kolonize etmesinde belirleyici oldu.
Osmanlılar bu süreci baştan itibaren yakından takip ettiler ve bu sayede XVI. yüzyıl sonuna kadar sınırlarını muazzam ölçüde genişlettiler. Hindistan ve Endonezya gibi ulaşılması ve kontrolü güç uzaklıklara da ateşli silah deneyimlerini aktararak destek verdiler. Öyle ki, bazı Osmanlı silah isimleri Hindistan'ı aşıp Çince ve Japoncaya dahi yerleşti. Ne yazık ki bu öngörü ve başarı XVI. yüzyıldan sonra sönmeye başladı çünkü Avrupa'da silah teknolojileri tamamen bilime dayalı hale gelirken Osmanlı coğrafyası bilimi tamamen geri plana atmıştı.
Avrupa'nın ateşli silahları geliştirme sürecinin erken evresinde, cüsseli toplara şeytani terimler ve mitolojinin korkunç yaratıkları ad olarak verilirken, küçük ölçekli toplara ise yırtıcı kuş türleri uygun görülmüştü. Osmanlılar özellikle XV. ve XVI. yüzyılda ateşli silah teknolojilerini transfer ederken orijinal isimlerini bazen yuvarladılar bazen de kendileri ürettiler. Topların adları yerine çapları üzerinden tasnif edilmesi Avrupa'da XVI. yüzyılda sistemleşince Osmanlılar da dönemin karmaşık ölçüleriyle bunu sistemleştirmeye çalıştılar. O zamanın topçuları isimlerin ve ölçülerin neyi anlattığına vakıftılar fakat bu vakitten itibaren değişen teknolojiyle birlikte eski Osmanlı top adlarının kökeni, manası ve biçimlerinin ne olduğu unutulmaya başlandı. Osmanlıların plan, çizim ve teknik anlatımlardan yoksun arşiv kayıtları, tarih yazımındaki edebileştirme ve efsaneleştirme geleneği ile birleşince, eski toplar hakkında araştırma yapanlara bulmaca ve karmaşadan ibaret bir yığın kaldı. Üstelik ateşli silahlar başlı başına teknik bir konu olup aynı zamanda askeri perspektiften bakabilmeyi de gerektirdiğinden, Osmanlı top çeşitleri ve bunların teknik öyküleri hususunda pek çok hatalı tasvir yapıldı.
Şu kesindir ki; Türk tarihine ait teknik malzemelerin tipoloji ve kronolojisini açıklayarak üç boyutlu tasvirini yapmak zaruri olmakla birlikte bilimin öksüzü olmaya devam etmektedir. Olayların tarihini yazmakla malzemenin tarihini yazmak bambaşka şeylerdir. Mesele malzeme olunca tarihçi olmak, malzeme Türk dönemi olunca da arkeolog olmak yeterli değildir. Bunlara arkeoloji, sanat tarihi, tarih ve askeri açıdan bakabilmek için bir ömür vermek gerekiyordu. Ben verdim…
Osmanlılar bu süreci baştan itibaren yakından takip ettiler ve bu sayede XVI. yüzyıl sonuna kadar sınırlarını muazzam ölçüde genişlettiler. Hindistan ve Endonezya gibi ulaşılması ve kontrolü güç uzaklıklara da ateşli silah deneyimlerini aktararak destek verdiler. Öyle ki, bazı Osmanlı silah isimleri Hindistan'ı aşıp Çince ve Japoncaya dahi yerleşti. Ne yazık ki bu öngörü ve başarı XVI. yüzyıldan sonra sönmeye başladı çünkü Avrupa'da silah teknolojileri tamamen bilime dayalı hale gelirken Osmanlı coğrafyası bilimi tamamen geri plana atmıştı.
Avrupa'nın ateşli silahları geliştirme sürecinin erken evresinde, cüsseli toplara şeytani terimler ve mitolojinin korkunç yaratıkları ad olarak verilirken, küçük ölçekli toplara ise yırtıcı kuş türleri uygun görülmüştü. Osmanlılar özellikle XV. ve XVI. yüzyılda ateşli silah teknolojilerini transfer ederken orijinal isimlerini bazen yuvarladılar bazen de kendileri ürettiler. Topların adları yerine çapları üzerinden tasnif edilmesi Avrupa'da XVI. yüzyılda sistemleşince Osmanlılar da dönemin karmaşık ölçüleriyle bunu sistemleştirmeye çalıştılar. O zamanın topçuları isimlerin ve ölçülerin neyi anlattığına vakıftılar fakat bu vakitten itibaren değişen teknolojiyle birlikte eski Osmanlı top adlarının kökeni, manası ve biçimlerinin ne olduğu unutulmaya başlandı. Osmanlıların plan, çizim ve teknik anlatımlardan yoksun arşiv kayıtları, tarih yazımındaki edebileştirme ve efsaneleştirme geleneği ile birleşince, eski toplar hakkında araştırma yapanlara bulmaca ve karmaşadan ibaret bir yığın kaldı. Üstelik ateşli silahlar başlı başına teknik bir konu olup aynı zamanda askeri perspektiften bakabilmeyi de gerektirdiğinden, Osmanlı top çeşitleri ve bunların teknik öyküleri hususunda pek çok hatalı tasvir yapıldı.
Şu kesindir ki; Türk tarihine ait teknik malzemelerin tipoloji ve kronolojisini açıklayarak üç boyutlu tasvirini yapmak zaruri olmakla birlikte bilimin öksüzü olmaya devam etmektedir. Olayların tarihini yazmakla malzemenin tarihini yazmak bambaşka şeylerdir. Mesele malzeme olunca tarihçi olmak, malzeme Türk dönemi olunca da arkeolog olmak yeterli değildir. Bunlara arkeoloji, sanat tarihi, tarih ve askeri açıdan bakabilmek için bir ömür vermek gerekiyordu. Ben verdim…
Barut Avrupa'nın icadı değildir fakat Avrupa ve Batı dünyasının icadı barutun gücü sayesinde olmuştur. XIV. yüzyılın sonunda ortaya çıkan ilk ateşli silahlar XVI. yüzyıla gelindiğinde tamamen sistemleşti ve Avrupa'nın okyanus ötelerini kolonize etmesinde belirleyici oldu.
Osmanlılar bu süreci baştan itibaren yakından takip ettiler ve bu sayede XVI. yüzyıl sonuna kadar sınırlarını muazzam ölçüde genişlettiler. Hindistan ve Endonezya gibi ulaşılması ve kontrolü güç uzaklıklara da ateşli silah deneyimlerini aktararak destek verdiler. Öyle ki, bazı Osmanlı silah isimleri Hindistan'ı aşıp Çince ve Japoncaya dahi yerleşti. Ne yazık ki bu öngörü ve başarı XVI. yüzyıldan sonra sönmeye başladı çünkü Avrupa'da silah teknolojileri tamamen bilime dayalı hale gelirken Osmanlı coğrafyası bilimi tamamen geri plana atmıştı.
Avrupa'nın ateşli silahları geliştirme sürecinin erken evresinde, cüsseli toplara şeytani terimler ve mitolojinin korkunç yaratıkları ad olarak verilirken, küçük ölçekli toplara ise yırtıcı kuş türleri uygun görülmüştü. Osmanlılar özellikle XV. ve XVI. yüzyılda ateşli silah teknolojilerini transfer ederken orijinal isimlerini bazen yuvarladılar bazen de kendileri ürettiler. Topların adları yerine çapları üzerinden tasnif edilmesi Avrupa'da XVI. yüzyılda sistemleşince Osmanlılar da dönemin karmaşık ölçüleriyle bunu sistemleştirmeye çalıştılar. O zamanın topçuları isimlerin ve ölçülerin neyi anlattığına vakıftılar fakat bu vakitten itibaren değişen teknolojiyle birlikte eski Osmanlı top adlarının kökeni, manası ve biçimlerinin ne olduğu unutulmaya başlandı. Osmanlıların plan, çizim ve teknik anlatımlardan yoksun arşiv kayıtları, tarih yazımındaki edebileştirme ve efsaneleştirme geleneği ile birleşince, eski toplar hakkında araştırma yapanlara bulmaca ve karmaşadan ibaret bir yığın kaldı. Üstelik ateşli silahlar başlı başına teknik bir konu olup aynı zamanda askeri perspektiften bakabilmeyi de gerektirdiğinden, Osmanlı top çeşitleri ve bunların teknik öyküleri hususunda pek çok hatalı tasvir yapıldı.
Şu kesindir ki; Türk tarihine ait teknik malzemelerin tipoloji ve kronolojisini açıklayarak üç boyutlu tasvirini yapmak zaruri olmakla birlikte bilimin öksüzü olmaya devam etmektedir. Olayların tarihini yazmakla malzemenin tarihini yazmak bambaşka şeylerdir. Mesele malzeme olunca tarihçi olmak, malzeme Türk dönemi olunca da arkeolog olmak yeterli değildir. Bunlara arkeoloji, sanat tarihi, tarih ve askeri açıdan bakabilmek için bir ömür vermek gerekiyordu. Ben verdim…
Osmanlılar bu süreci baştan itibaren yakından takip ettiler ve bu sayede XVI. yüzyıl sonuna kadar sınırlarını muazzam ölçüde genişlettiler. Hindistan ve Endonezya gibi ulaşılması ve kontrolü güç uzaklıklara da ateşli silah deneyimlerini aktararak destek verdiler. Öyle ki, bazı Osmanlı silah isimleri Hindistan'ı aşıp Çince ve Japoncaya dahi yerleşti. Ne yazık ki bu öngörü ve başarı XVI. yüzyıldan sonra sönmeye başladı çünkü Avrupa'da silah teknolojileri tamamen bilime dayalı hale gelirken Osmanlı coğrafyası bilimi tamamen geri plana atmıştı.
Avrupa'nın ateşli silahları geliştirme sürecinin erken evresinde, cüsseli toplara şeytani terimler ve mitolojinin korkunç yaratıkları ad olarak verilirken, küçük ölçekli toplara ise yırtıcı kuş türleri uygun görülmüştü. Osmanlılar özellikle XV. ve XVI. yüzyılda ateşli silah teknolojilerini transfer ederken orijinal isimlerini bazen yuvarladılar bazen de kendileri ürettiler. Topların adları yerine çapları üzerinden tasnif edilmesi Avrupa'da XVI. yüzyılda sistemleşince Osmanlılar da dönemin karmaşık ölçüleriyle bunu sistemleştirmeye çalıştılar. O zamanın topçuları isimlerin ve ölçülerin neyi anlattığına vakıftılar fakat bu vakitten itibaren değişen teknolojiyle birlikte eski Osmanlı top adlarının kökeni, manası ve biçimlerinin ne olduğu unutulmaya başlandı. Osmanlıların plan, çizim ve teknik anlatımlardan yoksun arşiv kayıtları, tarih yazımındaki edebileştirme ve efsaneleştirme geleneği ile birleşince, eski toplar hakkında araştırma yapanlara bulmaca ve karmaşadan ibaret bir yığın kaldı. Üstelik ateşli silahlar başlı başına teknik bir konu olup aynı zamanda askeri perspektiften bakabilmeyi de gerektirdiğinden, Osmanlı top çeşitleri ve bunların teknik öyküleri hususunda pek çok hatalı tasvir yapıldı.
Şu kesindir ki; Türk tarihine ait teknik malzemelerin tipoloji ve kronolojisini açıklayarak üç boyutlu tasvirini yapmak zaruri olmakla birlikte bilimin öksüzü olmaya devam etmektedir. Olayların tarihini yazmakla malzemenin tarihini yazmak bambaşka şeylerdir. Mesele malzeme olunca tarihçi olmak, malzeme Türk dönemi olunca da arkeolog olmak yeterli değildir. Bunlara arkeoloji, sanat tarihi, tarih ve askeri açıdan bakabilmek için bir ömür vermek gerekiyordu. Ben verdim…
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 288,60 | 288,60 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.