9789755747033
551445
https://www.merkezkitabevi.com/yetis-ey-olum
Yetiş Ey ölüm
26.78
Insânin yaratilis gerçegi, "var olan" hiçbir seyden ilgisini kesmesine izin vermez. Insân, her seyin kendisiyle ve kendisinin de her seyle ilgili oldugu bir varliktir. Bu nedenle bir baska yaratilis gerçegi olan ölümle o gelmeden çok önce ilgi kuran tek varlik insândir. Her dogum kadar her ölüm de hayatin içindedir. Ölüm, bizim dar/sinirli algimizin sandigi gibi bir yokluk ve tükenis degil, bir olus ve hayat faaliyetidir. Her ölüm yeni bir dogumun baslangicidir veya baska bir ifâde ile ölüm, daha yüce bir dogum için atilmis adimdir.
Ölüm bir yok olus degil, bir boyut degistirme olayidir. Bizler her seyden önce ölümü bir bitis, karanliga ve hiçlige geçis olarak görmek gibi bir yanilsama içerisindeyiz. Oysaki ölüm her gün farkinda olmadan parça olaylar hâlinde yüzlercesini yasadigimiz bir olusun biraz daha fark edilir seklinden baska bir sey degildir. Hangi mekân ve zaman insâni yutup eritebilir ki yok olmaktan söz edelim? Çamura karismis bir çekirdegin bile kaybolmasina izin vermeyen bir fitrat düzeni, özünde evrene sigmayan özlem ve aydinliklari tasiyan insânin yutulup yok edilmesine nasil seyirci kalir? Insân yok olmak için degil, üç boyutlu dünyâya sigmayan hasret ve arzularina yeni kosu alanlari bulmak için bu dünyâdan ayrilmaktadir.
Ölmek, Rûh'un beden bagindan/kaydindan çözülmesi/kurtulmasidir. Ölen için kaybolma yoktur ve ölmek, bir daha karanliga düsmemektir. O halde tek basina ölüm ne korkutmali ne de sevindirmelidir. Önemli olan, bu dünyâdaki yasantimizin öte yandaki sonuçlaridir. Bu nedenle "Ölümden degil, ölümü izleyen dönemden korkmak" daha önemlidir. Üstelik bu gelismeler olumlu da olsa olumsuz da olsa bir daha geri dönme imkânimiz olmayacaktir.
Ölüm bir yok olus degil, bir boyut degistirme olayidir. Bizler her seyden önce ölümü bir bitis, karanliga ve hiçlige geçis olarak görmek gibi bir yanilsama içerisindeyiz. Oysaki ölüm her gün farkinda olmadan parça olaylar hâlinde yüzlercesini yasadigimiz bir olusun biraz daha fark edilir seklinden baska bir sey degildir. Hangi mekân ve zaman insâni yutup eritebilir ki yok olmaktan söz edelim? Çamura karismis bir çekirdegin bile kaybolmasina izin vermeyen bir fitrat düzeni, özünde evrene sigmayan özlem ve aydinliklari tasiyan insânin yutulup yok edilmesine nasil seyirci kalir? Insân yok olmak için degil, üç boyutlu dünyâya sigmayan hasret ve arzularina yeni kosu alanlari bulmak için bu dünyâdan ayrilmaktadir.
Ölmek, Rûh'un beden bagindan/kaydindan çözülmesi/kurtulmasidir. Ölen için kaybolma yoktur ve ölmek, bir daha karanliga düsmemektir. O halde tek basina ölüm ne korkutmali ne de sevindirmelidir. Önemli olan, bu dünyâdaki yasantimizin öte yandaki sonuçlaridir. Bu nedenle "Ölümden degil, ölümü izleyen dönemden korkmak" daha önemlidir. Üstelik bu gelismeler olumlu da olsa olumsuz da olsa bir daha geri dönme imkânimiz olmayacaktir.
Insânin yaratilis gerçegi, "var olan" hiçbir seyden ilgisini kesmesine izin vermez. Insân, her seyin kendisiyle ve kendisinin de her seyle ilgili oldugu bir varliktir. Bu nedenle bir baska yaratilis gerçegi olan ölümle o gelmeden çok önce ilgi kuran tek varlik insândir. Her dogum kadar her ölüm de hayatin içindedir. Ölüm, bizim dar/sinirli algimizin sandigi gibi bir yokluk ve tükenis degil, bir olus ve hayat faaliyetidir. Her ölüm yeni bir dogumun baslangicidir veya baska bir ifâde ile ölüm, daha yüce bir dogum için atilmis adimdir.
Ölüm bir yok olus degil, bir boyut degistirme olayidir. Bizler her seyden önce ölümü bir bitis, karanliga ve hiçlige geçis olarak görmek gibi bir yanilsama içerisindeyiz. Oysaki ölüm her gün farkinda olmadan parça olaylar hâlinde yüzlercesini yasadigimiz bir olusun biraz daha fark edilir seklinden baska bir sey degildir. Hangi mekân ve zaman insâni yutup eritebilir ki yok olmaktan söz edelim? Çamura karismis bir çekirdegin bile kaybolmasina izin vermeyen bir fitrat düzeni, özünde evrene sigmayan özlem ve aydinliklari tasiyan insânin yutulup yok edilmesine nasil seyirci kalir? Insân yok olmak için degil, üç boyutlu dünyâya sigmayan hasret ve arzularina yeni kosu alanlari bulmak için bu dünyâdan ayrilmaktadir.
Ölmek, Rûh'un beden bagindan/kaydindan çözülmesi/kurtulmasidir. Ölen için kaybolma yoktur ve ölmek, bir daha karanliga düsmemektir. O halde tek basina ölüm ne korkutmali ne de sevindirmelidir. Önemli olan, bu dünyâdaki yasantimizin öte yandaki sonuçlaridir. Bu nedenle "Ölümden degil, ölümü izleyen dönemden korkmak" daha önemlidir. Üstelik bu gelismeler olumlu da olsa olumsuz da olsa bir daha geri dönme imkânimiz olmayacaktir.
Ölüm bir yok olus degil, bir boyut degistirme olayidir. Bizler her seyden önce ölümü bir bitis, karanliga ve hiçlige geçis olarak görmek gibi bir yanilsama içerisindeyiz. Oysaki ölüm her gün farkinda olmadan parça olaylar hâlinde yüzlercesini yasadigimiz bir olusun biraz daha fark edilir seklinden baska bir sey degildir. Hangi mekân ve zaman insâni yutup eritebilir ki yok olmaktan söz edelim? Çamura karismis bir çekirdegin bile kaybolmasina izin vermeyen bir fitrat düzeni, özünde evrene sigmayan özlem ve aydinliklari tasiyan insânin yutulup yok edilmesine nasil seyirci kalir? Insân yok olmak için degil, üç boyutlu dünyâya sigmayan hasret ve arzularina yeni kosu alanlari bulmak için bu dünyâdan ayrilmaktadir.
Ölmek, Rûh'un beden bagindan/kaydindan çözülmesi/kurtulmasidir. Ölen için kaybolma yoktur ve ölmek, bir daha karanliga düsmemektir. O halde tek basina ölüm ne korkutmali ne de sevindirmelidir. Önemli olan, bu dünyâdaki yasantimizin öte yandaki sonuçlaridir. Bu nedenle "Ölümden degil, ölümü izleyen dönemden korkmak" daha önemlidir. Üstelik bu gelismeler olumlu da olsa olumsuz da olsa bir daha geri dönme imkânimiz olmayacaktir.
Iyzico ile güvenli ödeme
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 26,78 | 26,78 |
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.